اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ
Çamlıca, 11 Eylül 2006
Selim kardeşim, selâmet-i kalp ve saadet-i ebediye istemeyen kimdir?
Hep ona müştak ve müşteriyiz. Bu müşteriliğimiz üzerinde şu mübarek üç ayların göbeğindeki günde biraz duralım. Bilirsiniz ki, pazara çıkmak alışveriş maksadına matuftur ve o pazara girenler “çarşu-yu âlemde de” boşuna gezmez. Evvela ne almak istediğini bilir, alabilecek gücü var mı, onu nazara alır. Hâsılı bir iktidar ve dirayet işidir. Aksi halde bir şeyler menfaatlenip alamayacağı için, “Alamazsın, satamazsın pazarda ne gezersin?” derler. Sen ben biz de bu pazarın içindeyiz. Sermayemize bakalım. Ona göre ne alabiliriz? Yalnız almak kâfi gelmez. Her ne almış olursak bunları taşıyabilmeliyiz, hem de menzil-i maksuda, nihai makarra kadar.
Kısmen müşahedeye dayalı olarak senin gibi bazı değerli kardeşlerimin de iyi alışverişler yapabildiği zannı içindeyim. Allah mübarek kılsın, bizleri de muvaffak eylesin. Bana göre bu vüs’atli ve çok hareketli içli dışlı pazarın da kapanmak vakti geliyor, miadı doluyor. Geneli ilgilendiren yönüyle bu pazarın miadını doldurmasını lakayt karşılasam da aynı pazar içinde hususi pazarımın kepenkleri inen bir işyeri gibi yavaş yavaş kapandığını hissediyorum. Sahi sen ne diye bana duayı çoğaltmıyorsun, “Yahu artık ben gidiyorum” diye bangır bangır bağırıyorum. Bu işin şakası yok.
Her zamandan daha çok duaya, civanmert kardeşlerimin duasına ihtiyacım
var. Bundandır ki komple dua gün ve saatleri ile ziynetli bu mevsimde (üç aylar) daha çok, daha çok, daha candan dualar istiyorum, bekliyorum.
Zaten siz bilirsiniz ki kardeş kardeşe hatta insan kendisine duadan başka hangi yol ile yardım edebilir. Muavenetin en kestirme ve en müessir yolu bu değil mi?
Kendime bazen “Haydi İhsan, gelecek günlerin için fazla evhamlanıp meyus
olma, senden sonra yüzlerce temiz ağız duaları ile sana yardımcı olacaklar,
hem onlar dua hususunda çok da cömert insanlar” diyerek teselli buluyorum.
Belki liyakatim yokken sevinçli bir hale giriyorum.
Sizleri bilmem, dünya hayatında dünyam için taleplerim, yorgunluklarım,
sıkıntılarım olmuştur. Şimdi başım taşa değdi. Ondan (dünyadan) hiçbir
şey için kendimi harcamasam ne kadar kârlı olacakmışım. Ve ebed yolculuğundan
yükümün hafifliğinden koşabilecekmişim. Yemin edebilirim ki,
sıkıntılarım nefsî ve dünyevî taleplerim sebebiyle olmuştur.
Elbirliği ile bütün nurlu kardeşlerim, dualarımızı bir mi’rac-ı saadet yapalım.
Ona doluşalım. Cennetlere, Cemâl’e kadar yükselelim. Bu temennime
toptan ruh-u canla iştirak edenlerin “Âmin, âmin!” seslerini işitir gibiyim.
Bilvesile dualarımla beraber selâm ederim, gözlerinizden öperim.
AHMED İHSAN GENÇ
Not: Dualaşmalarımızı en kat’î bir borcu öder gibi yapmaya çalışalım.
Not: Telefon görüşmesiyle kaleme alınmıştır.