اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ
21 Mart 2006
Kardeşim,
Kesinlikle hayatı, hayat-ı uhreviye ile beraber hayat-ı dünyayı, hayat-ı maneviyeyi ve enfüsî âlemimizin çok özel durumlarını, hayat-ı içtimaiye de beraber olarak hafife almayı muhitimdeki insanlar, dostlar tarafından da hafife alınmasını hiç doğru bulmuyorum. Bu azîm hayat nimeti her veçhesiyle inkişaf ettirilmesi lazım gelir, bunun da reçetesinde en müessir “tiryak” şartlarına göre aksiyondur, faaliyettir, harekettir... Elbette istikamet üzere canlılıktır. Hayata hayat olan hayatın hem nuru hem esası olan iman ve şuur-u iman da bunu iktiza ediyor.
Mesela ben kendime bir ölü nazarı ile bakılmasını hiç de arzu etmem, en azından içimden feveran ederim, “Ben ölmedim” derim. Benim yüksek meziyetli ve kuvvetli kardeşim olarak sen de ben de artıksın...
Topyekûn İslâm, efrâd-ı ümmet, hayatına (yukarıda bahsi geçen safhaları ile) hor bakmamalı, bu hayatlar her zaman eforu kaybolmadan dinamizmini, zindeliğini muhafaza etmeli. Böyle yapabilse “İslâm’a yakışan budur” hakiki tekemmülü (İslâm) muazzam ve muhteşem olarak görebiliriz, belki gösterebiliriz. Görülmek, göstermek arzuları bulunmasa da o yüce hakikatin muhtaçlarının bununla cezbi, hidayetleri mümkün olur.
Siz çok iyi biliyorsunuz ki aciz kardeşlerinizden birisi veya bazıları cemaat hayatımızda ders halkamızda velev görüntü sûretinde bir zenginliğe vesile olurum diye her türlü mazereti bertaraf ederek iştirak ediyorlar.
Kardeşim, şunu kendime de çok zaruri gördüğüm için nefis muhasebemde hep tekrarlarım:
“Ey Ahmed İhsan, ister kıymet-i harbiyesi yüksek değerli bir insan ol veya düşük ayarlı bir fülüs gibi kıymetten noksan ol; şu gerçeği hiç mi hiç unutma! Sen senin kendin için değilsin... Sen Allah içinsin... O’nun mahlûklarına da onun için bir alet durumundasın. Yanılıp da günlerini yıllarını kendin için harcayıp zayi etmeyesin, mevcut birikimlerinle ve istidadınla başka havalara girersen O senin gibi aleti kırıp atar, gözünü patlatır, ‘Sen de mi böyle yapacaktın?’ der.”
Emin olasınız ki şu anda şu satırları yazdırırken çok başka bir halet içindeyim. Büsbütün doldum mu, boşaldım mı, patlamak üzere miyim? Bu yüzden şimdi daha fazla bir şey yazamayacağım, nitekim ezan-ı Muhammedî de okunuyor, büyük davet vaki oluyor.
Bilvesile tekrar selâm ediyorum. Yalvararak kuvvetli sürekli dualar istiyorum...
Kardeşiniz
AHMED İHSAN GENÇ
Not: Telefon görüşmesiyle yazdırılmıştır.