Modanın hastasının biri batan modasının yasını çekerken ölmüş.
~~ 301 ~~
Ağlamayan gözlerimi tırnaklarımla yerinden söküversem dökülecek birkaç damlacıkla avuçlarım güler mi?..
~~ 302 ~~
Neyi bilip neyi bilmediğimi bilmiyorum. Ancak bilmek istediğim şeyler var ki iyi bilmek istiyorum.
~~ 303 ~~
Kitabı okumak, kâinatı okumak, insanı okumak, hayatı okumak ne güzel...
~~ 304 ~~
Başımdaki ağırlığın bir kral tacının ağırlığı olmadığına şükrediyorum.
~~ 305 ~~
Bir zamanlar gözüm kapıda kulağım seste idi... Meğer ki gelen gelmiş, söylenecek söylenmiş... yapılacak yapılmış, olacaklar olmuş... Bir eksiği varsa o da benim görebilmem, idrak edebilmem imiş...
~~ 306 ~~
Modern (asrî) hastalıklar sülüğün emdiğinden daha hırslı olarak insanların kanını emiyor...
~~ 307 ~~
Şiirler, ruh, gönül, his ve hayal dünyamızda yükselen dağlardaki esintiler... özel âlemimizin büyüyen, derinleşen dalgaları gibidir.
~~ 308 ~~
Çok ağaç var ki, meyvelerinin ağırlığıyla dalları kırılır. Hatta meyvelerini almak için ona böyle zulüm yapanlar da vardır.
~~ 309 ~~
İhlasla beraber olmayan niyetin sıhhatinden ne beklenir?.. Niyetlerdeki hedefe ancak ihlâsın desteğiyle ulaşılabilir veya hayırlı olan netice, bu suretle elde edilendir.
~~ 310 ~~
Havuzlar denizler dolusu gözyaşlarına ihtiyacım var... Onlarla yıkanmak, yeniden yıkanmak, Rabb’imin huzurunu tertemiz bulmak istiyorum.
~~ 311 ~~
Başlangıcından ve sonundan habersiz oldukları gerçekleri inkâr edenler, nihayet hâllerinde korkunç zararlar doğuran bir girdaba düşerler.
~~ 312 ~~
Bazan bir kelime bir kitabın ihtiva ettiği manayı bütünüyle gösterir... Ağacın tohumda gizlenmesi, iğnenin deliğinden Hindistan’ın göründüğü gibi…
~~ 313 ~~
Omuzlarımdaki yük gittikçe ağırlaşıyor... Seve seve isteyerek, benimseyerek taşıyabilsem ruhum hafifleyecek ve ferahlayacak...
~~ 314 ~~
Münezzeh ve ulvî siyaset ancak nübüvvetin mukaddes daire-i tasarrufunda veya sayesinde bulunabilir.
~~ 315 ~~
Nebiyyi (a.s.) muhterem “selâmı yayınız” buyurdu: Biz kelamı yaydık, selâmı ihmal ettik.
~~ 316 ~~
Ey yüce ruhların aydınlık şafağı seher, uyanık bir kalp ile senin kucağına atılabilsem.
~~ 317 ~~
İslamı hem muhit denizimizde hem de ruhumuzun aynasında göreceğiz.
~~ 318 ~~
Dost kalacaksak rüzgârımı kesme...
~~ 319 ~~
Kaynağı “Nur” dan, hedefi ilâhi rıza olan İslamiyet, ifrat ve tefrit arasında vasat ümmetin hidâyet yoludur.
~~ 320 ~~
Aynaların karşısına geçmek hevesinde isen olduğun gibi görünmeye dikkat et ki gülünç olmayasın.
~~ 321 ~~
Kitapsız münevver olunmaz.
~~ 322 ~~
Kur’an hayır şer, iyilik fenalık, iman küfür, nur zulmet gibi zıtların hassas terazisidir.
~~ 323 ~~
İslâm bütün ihtişamlı güzellikleriyle gönlümüze ve gönüllere tahtını kurmuştur. Bizleri aldatarak, onun güzelliklerini çirkin göstermek suretiyle ebedî saltanatını yıkmak isteyenler var.
~~ 324 ~~
Münezzehiyet-i ilâhîye azimüşşan olan Allah(c.c)’a ne güzel yakışıyor.
~~ 325 ~~
Kemal ile Cemal arasında tenakuz olamaz.
~~ 326 ~~
Ruha sinmeyen güzellik çabuk silinen bir boyadır, aldatıcı ve oyalayıcıdır.
~~ 327 ~~
Bu âlemde bulundukça berrî, bahrî, havaî olan her şeyin tebdili, tağyiri, tahvili, terkibi, tahlili, tekmili, tenkisi, aşınması ve yıpranması vardır. Bir sıfat üzerinde sebat ve kararı yoktur, çünkü mahlûktur.
~~ 328 ~~
Günahım, neşterlik müzmin bir maraz olduğu hâlde kulağım duymuyor ki gözlerim de ağlasın.
~~ 329 ~~
Altmış yetmiş yıllık ömür günleri masiyetlere, günah işleyicilerine çok kifayetsiz iken itaat ve ubudiyet ve rıza için üç beş saatçik yeterlidir.
~~ 330 ~~
Okumakla, öğrenmekle, düşünmekle, kullukla yaşadığımın farkına varıyorum...
~~ 331 ~~
Adâvet hiçbir zaman fıtrî değildir. Muhabbetin ise fıtrîliği gündüz gibi aydınlık, güneş gibi parlaktır.
~~ 332 ~~
Alemînin aynasında görünen, azamet-i ilâhiyenin saltanat ve haşmetinden başka nedir ki?..
~~ 333 ~~
Her asrın muhtelif vecheleri var, buna göre değerlendirilmesi yapılabilir... Bu mülahazayla asrımıza saadet ve NUR asrının bir küçük numuneciği, aynadaki görüntüsü gibi bakabiliriz...
~~ 334 ~~
Hasımlarım için beddua etmekten çekiniyorum. Korkuyorum ki yaptığım bedduadan bana da bir zarar isabet eder.
~~ 335 ~~
Cümle-i kainatın bir noktasıyım...
~~ 336 ~~
Babası "Çocuğum omuzuma basarak yüksel" derken çocuk “Ne biçim eğiliyorsun, beceriksizlik ediyorsun... rahatça basamıyorum” diyecektir.
~~ 337 ~~
Benim hususî meşrebim “Ümit”ten ibarettir...
~~ 338 ~~
Eğer gerçekten görebiliyorsan bütün eşyanın nazarlarının sana (insana) müteveccih olduğunu göreceksin...
~~ 339 ~~
Elimi başıma koyabiliyorum... Fakat ayağımla bu işi yapamıyorum...
~~ 340 ~~
Bil, hikmetini bu gidişin gelişin Yüksel ki sonu yok yükselişin...
~~ 341 ~~
Olmayınca sen sana yâr Yâr’in olur mu sana yâr?..
~~ 342 ~~
Ne kalıbımı, ne kalbimi, ne cüz’iyyatımı, ne de hey’etimi sipariş vermedim, satın almadım. Tamamıyla mevhibedir... Şu halde ben ancak Rabb’imin bir emriyim...
~~ 343 ~~
Kitaplar benimle konuşuyor...
Ben onlarla düşünüyorum...
~~ 344 ~~
Kafam, kalbim ve midemle dünya sarayının çöp kutusu gibiyim her şeyi içime atıyorum, belki kokuşturuyorum...
~~ 345 ~~
Hizmetleri belli bir coğrafya üzerinde düşünemeyeceğimiz gibi muayyen bir şekle, mevzua, tarza ve vasıtaya da tahsis edip kayıt altında bulunduramayız... Bu yanlışlık mukaddes İslâm varlığının hayatiyetine ve kemaline uygun olmaz... Cenab-ı Rahîm irade-i hakîmanesiyle pek çok muhtelif istidatları umumî maksada götürücü vazifelerde istihdam buyuruyor, şanına uygun olan da budur.
~~ 346 ~~
Ayasofya, tarihî şereflerin iftihar tablosudur... Fetihlerin, Fatih’lerin madalyasıdır. Onu unutmak, ihmal etmek, hâline terketmek millî ve dinî bir suçtur...
~~ 347 ~~
Okumak... Okunmak... Okutulmak... Okumamak... Okutamamak... Okutulmamak.. Okutmamak...
~~ 348 ~~
Ayaklar yürüyor eller tutuyorsa, gözler görüyor parmaklar yazıyorsa, kalbimiz kan pompalıyor vazifesini tam yapıyor demektir. Bizler bu noktada olmaya dikkat etmeliyiz veya hizmetimizin ağırlığını kalp içinde bulmalıyız. Mamafih hizmetin ünitelerinde olan faaliyetlerin de bütünü güzeldir.
~~ 349 ~~
Kur’an’ın milyon civarında tefsiri var.. Her asırda milyondan ziyade tam hafızı var.. Her saat (14 asırdır) yüz milyon insan kıraat eder... Mü’minlerinin gönüllerine hakimdir, kalplerini dimağlarını nurlandırır. İlimler, nazariyat, ameliyat, örfler ve ahlâk, hukuk ona dayanır. Bundan daha büyük ve gerçek bir mucize mi olur?...
~~ 350 ~~