اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ
Göztepe, 12 Mart 2007
Kardeşim,
Sizin ve bizim hususi gayretlerimiz her ne kadar zayi olacak değildir, ancak mahfuz olan kaderî plan yürüyor. Acziyetimizle ondan olan tahsisatımızı Cenab-ı Hak’tan başka lehimize çevirecek bir kimse yok. O’nun ise kuluna böyle bir muâmelesi Habîb’ine ittibâ istikametinde hoşnut olacağı en küçük bir duygu, amel ve niyet sebebiyle cereyan edebilir. Önceleri de bahsetmiştim, süratli istifadelerin, kazançların en kestirme yoldan temini böyle olsa gerek.
Sizin için bir şey diyemem, kendi hususi âlemimde az da olsa ruha sirâyet eden bir yorgunluğu hissediyorum. Hal böyle iken, kalkıp da “Bu imtihan da ne kadar uzadı!” diyemem. Böyle yanlış bir ifade teslimiyet sırrına münafi olur, ters düşer. Pek çok okumalara, anlamalara, tefekkürlere rağmen zaman zaman böyle zaaflar hissedebilmemiz çok şaşırtıcı. İnsan nefsini dinlediği zaman onu nefesinin midesi bozulmuş bir hastanın nefesinden daha tatsız kokular neşrettiğini fark ediyoruz. Diyeceksin ki: “Onu, yani nefsi hiç dinlemeyelim, onunla her türlü yakınlığı kesip atalım”. Bu sözüne karşı acı bir tebessümle “Siz muvaffak olabildiniz mi?” diyeceğim. Bu gibi meselelerde zorluklar olacağı herkesçe malum, fakat vazgeçmek yok, başka bir ifade ile nefsi dışlayarak yaşanacak bir hayatın varlığı söz konusu değil. Belki tekemmülüne cehd etmek, himmet etmek sûretiyle onun muzır baskılarından ve tehlikeli çengelinden kurtuluş için kahramanca mücâhede etmek lazımdır.
Nefsin itminana ulaşması ömrün son dakikalarında bile ele geçerse ne kadar şükran vesilesidir. Ve en değerli bir saadettir. Aslında ebedî hayata giriş mutmain bir nefisle başlamalı, zannederim ki bu başlangıç sahibi cennetlere karşı da müstağni olacak, yalnız “cemâl” ve “likâ” isteyecek.
Yukarıda arz ettiğim konuyu daha girift noktalarıyla idrak edeceğine ümidim var, ben kendi hesabıma bugünün esintileridir diyeceğim.
Şanı pek yüce olan Habibullah’a ve Ehl-i Beyt’ine, ashâbına salât ve selâmdan sonra selâm ve dualarımla mektubumu kapatıyorum.
AHMED İHSAN GENÇ
Not: Bu mektup telefon görüşmesiyle yazdırılmıştır.