اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ
Göztepe, 19 Haziran 2007
Doğrudan doğruya nefsimi muhatap alarak şu satırları kayda geçmek istiyorum:
Risale-i Nur’da hasedin mahiyeti ve telafisinin çareleri açıklanmıştır. O hakikatli dersten istifademi unutmamakla beraber, ey nefsim senin şu hususlara dikkatini çekmek istiyorum:
Senin hayatının bütün senelerinde tespitine çalıştığım bir husus var ki kendin de zaman zaman tefahür ederek söylüyorsun ve “Yıllardır derinliğine araştırarak kendimde neye ve kime karşı haset ediyorum, merakıma rağmen en küçük bir belirti bulamamışım” diyorsun. Eğer gerçek böyle ise o tefahüründe bir manevî şükür ruhsatı olabilir. Ancak bu günlerde bir gizli haset duygusunun varlığını merak ettim. Böyle bir gizli duygu benim de senin de dikkatimizden kaçmış olabilir. Bundandır ki “Ben haset etmem, hasetçilik gibi sıkıntılı bir meselem yok” diyemeyeceğim.
Gel seninle anlaşalım. Hiç bir kemal sahibinin cesaretle haset tehlikesine karşı kendisini emin bilemediğini düşünelim. Düşünelim de onun açığına ve gizlisine karşı teyakkuz haline gelelim. Bence var olduğunu kabul ederek hasetten korunmaya çalışmak daha akıllıca olacak.
Bu gizli haset cinsinden öylelerine şahit oldum ki o duyguyu taşıyanlar haset ettikleri kimselerin yalnız nimetlerine karşı değil musibetlerine de haset edebiliyorlar. Bu tespitimde gizlene gizlene hayatını devam ettiren haset duygusundan senin için de kendi hesabıma da çok ürktüm. Mademki sende de derinliğine inen ve çok iyi gizlenen haset bulunabilir. Öyleyse bunun için kuvvetli ve devamlı istiğfar etmeliyiz.
Bu haset konusu nefis muhasebesinde hedefinde sıhhatli bir uhuvvet bulunan herkes için ve elbette benim için her an göz önünde bulundurulmalı.
Allah bizi hidayetinde ihlasla hüsn-ü ahlakta kemale erdirsin.
AHMED İHSAN GENÇ
Not: Bu mektup telefon görüşmesiyle Mehmet Soylu’ya yazdırılmıştır.