اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ
Göztepe, 30 Eylül 2006
İçimden bir ses adeta bangır bangır bağırarak, “Mektubunda yazacağın konular ister kapalı, iphamlı, mücerred; isterse de müşahhas ve ayan beyan ifadelerden ibaret olsun, yine de manevî hüviyetiyle karşında bulunan kimseye hitap ederken elkapta ismini zikretmekte hiç bir zarar yoktur derken, yine de malum, meçhul ruhlarla konuşmaya ısrar ediyorsun” diyorsa da her günün farklı esintileri sebebiyle çok kere bu sese kulak veremiyorum. Ve herhalde şimdi muhatap olarak mektubumu mütalaa edecek manevî kardeşime sesleniyorum. Selâm dua ve hürmetlerimi arzdan sonra size;
Kıymetli saatlerinizden zaman ayırarak bu yazılanları dikkatle okuyup, gerektiğinde görüşler beyan etmenizden memnun oluyorum. Değişik anlamları yüklü olarak fikrimizin ocağına giren kelimeler ve sözler o ocağın tenceresinde pişirilerek farklı ihtiyaç sahiplerine hususi zevklerini okşayacak derecede servis yapılıyor, ikram ediliyor. Eğer düşüncelere temel olan bir kısım mefhumlara ait bilgilerimiz başta vahiy olarak haberler olmasaydı buna nasıl muvaffak olacaktık. Bizim çok özellikli, güzellikli münasebetlerimiz olan zâtların (değerli kardeşlerin) her birinin bu istikamette fikrî hareketliliğini büyük kafalar çapında duyan düşünen insanlar olmasını çok istiyorum, belki de gayret ediyorum.
Gördüğünüz gibi boş tenekelerden çok sesler çıkıyor “Bilen konuşuyor, bilmeyen konuşuyor” denilse de neredeyse bilenler düşünenler susuyor, bilmeyenler zangocun ipini çektiği çanlar gibi seslenip duruyor. Böyle olmasında sen, ben belki düşünen insanların çoğu hiç mi mesuliyet hissetmiyorlar? Ben şahsen çok taaccüp ediyorum.
Bir de fikirli insanlar sairlerine göre daha çok hürmetli olmaları lazım gelir. Laubalilikler veya laubalilerle birliktelikler onlara zarar verir. “İyi de bir istifade söz konusu ise o tip insanları dışlayarak mahrum etmek yanlış değil mi?” diyebilirsiniz. Onlar genel içinde umumi hitaplarda alabildikleri kadar alacaklardır. Başta fikir cihazlarımızın işletilmesiyle melekâtımızdan her birinden, hem de imana dayalı istikametli istidatlarına muvafık hareketlilikler bekleyebiliriz.
Böyle büyük istifadelerden hissedar olmak isteyenler küçük işleri, lehviyatı oyunlarla oyalanmayı faniliklerle beraber arka plana atsınlar veya bir hurdalığa döksünler. İmanî fikriyatın izzeti bunu iktiza eder.
Siz değerli muhatabım, kardeşim bu mektubumu son on günde neşrettiğim mektuplarla birlikte mütalaa ederseniz daha başka bir ufuklar açıldığını göreceksiniz.
Bilvesile selâm, sevgiler ve dualar…
AHMED İHSAN GENÇ
Not: Bu mektup telefon görüşmesiyle yazdırılmıştır.