Mahdudlar mahkûmdur... Mahkûmlar âciz ve kuvvetsizdir...
~~ 201 ~~
Büyükler, içinde bulundukları mekân ve zamanlara ve cemiyetlere çocuklar gibi rahat uyum sağlayamıyorlar.. İhtimal ki çocuklar fıtrattan aldıkları derslerini kaybetmemişler ki intibakta daha başarılı oluyorlar.
~~ 202 ~~
Kitaplar, ilim, idrak ve düşüncelerimizin meyveleridir.
~~ 203 ~~
Sünnet hayatın gerçek ve değişmez plânıdır.
~~ 204 ~~
Düşünce, akıl ağacının meyvesidir, olgunlaştıkça güzelleşir.
~~ 205 ~~
İki düşman birbirlerini anlarlarsa dost olabilirler... İki dost bundan mahrum ise dostlukları devam etmez belki de düşman olurlar...
~~ 206 ~~
Cismanî ve manevî varlığımla azamî intizamla tanzim edilmiş bir orkestrayım ki her zerre ve hassemden neşrolan nağamatda hiçbir dahlim yok... Bu ilahî eserin ne bestesini ve ne de güftesini tebdil hakkım olmadığı gibi haddim de değil.
~~ 207 ~~
Ey yerlerin ve göklerin tek ve gerçek Hâkimi, yerlerle gökleri birbirine çarpmadan bunların arasını dolduran nûrundan bir lem’a ile Nur asrının küçük bir nümunesini bizlere de aç göster yalvarıyoruz... Bekliyoruz.
~~ 208 ~~
Vefa, iman, sıdk ve ihlâsa dayanan yüce bir fazilettir... Büyük ruhların kemâlini aksettirir.
~~ 209 ~~
Ey insanlar kendi akıl ve kalbinizle düşünebilmeğe, kendi gözlerinizle görmeğe çalışınız... Olabilir ki bu sayede başkalarının düşündüklerinden ve gördüklerinden de faydalanabilirsiniz...
~~ 210 ~~
Eğer gücüm yetse, Rabb’imden meded olsa körlere de ilahî isimlerin nurlu nakışlarını göstermek, sağırlara da kâinatın tesbihini, cûş-u hurûşunu işittirmek isterim.
~~ 211 ~~
Dünya hayatında “Ruh” devamlı istiklâliyetini istiyor... Cismaniyetimiz ise devamlı dağılmaya meyyaldir. Bunları ecel-i mev’uda kadar bir arada tutan kuvvet vacib-ül vücûd Hazretlerinin rahmetiyle verdiği imkandır, emr-i ilahisidir.
~~ 212 ~~
Fesahat, kalbi hikmetle dolu bir kimsenin lisanından akan saf süte, süzülmüş bala benzer.
~~ 213 ~~
Düşünmek ne büyük ibadettir... İstiyorum ki ruhanî varlığım gibi cismanî varlığım da bütün zerrelerimle bu ubudiyete iştirak etsinler.
~~ 214 ~~
Sulhu yaşatmak, savaşı öldürmek lâzım.
~~ 215 ~~
Kendi aslî sıfatlarının istikâmetini kaybeden cinslerden her biri, etrafında bulunan kimseleri de aynı hava içinde görmek istiyor... Bu hâl gittikçe kesifleşiyor; ruhî bunalımlara, depresyonlara sürüklüyor.
~~ 216 ~~
Biz Allah ve Resulüne bağlıyız... Sâir alâka ve rabıtalarımız mukayyet ve nisbîdir.
~~ 217 ~~
Hiçbir kapı yoktur ki bâb-ı rahmet ve keremden daha geniş olsun. İşte ben bu kapının dilencisiyim.
~~ 218 ~~
Asrın evladı (zamanın çocuğu) Herkül-ü Yunanîyi, Rüstem-i İranîyi solladı... Eflatunları, Dekartları kıskandırdı... İbn-i Arabîleri, Gazalîleri, İbn-i Sînaları gıpta ettiriyor.
~~ 219 ~~
Gül, çiçeklerin en güzelidir ki onu korumak için pek çok süngülü mızraklı muhafızlar nöbet bekliyorlar.
~~ 220 ~~
Uhuvvet-i imaniyeden istifadem en büyük iftiharımdır.
~~ 221 ~~
Aynalara imreniyorum; güzeli görünce düşüp bayılmadıkları gibi çirkinleri görünce kırılıp çatlamıyorlar.
~~ 222 ~~
Zulmün, hıyânetin ve hilebazlığın heykeli dikilecekse o heykel çıfıta (cuhuda) benzetilmeli.
~~ 223 ~~
Dostun dostluğu vefa iledir. Cennetin cennetliği safa iledir.
~~ 224 ~~
Aynada görüntümüz olması kendimizi görmekten farklı şeydir.
~~ 225 ~~
Başkasının gözüyle ağlayanın bayramını da başkaları yapacaktır...
~~ 226 ~~
Kardeşlerime hüsn-ü zannederim... Dualarını isterim fakat yalnız Allah-ı vahide teveccüh ederim, Rabb-i rahîm olan Sultanıma yalvarırım...
~~ 227 ~~
Hakk’ın şahitleri, fıtratlarıyla konuşur, kalpleriyle konuşur, halleriyle konuşur, iktiza edince fiilleriyle ve dilleriyle de konuşurlar.
~~ 228 ~~
Semânın gözyaşlarından yeryüzünde güller fışkırıyor.
~~ 229 ~~
Toprak, nebatî tohumlar için sıcacık bir ana rahmidir... Rahmetin ne güzel bir tezahürüdür... Ne ibretli bir manzaradır... Onu yaratan, rahmetiyle bezeyen, bereketlendiren, ısıtan Rabb’ime hamdolsun...
~~ 230 ~~
Aklın cebine koymayıp düşürdüğümüz cevherleri ( hikmetleri ) kaybettiğimiz yerde değil başka mekânlarda arıyoruz, gözümüz afakta olduğu içinde bulamıyoruz veya “yoktur” diyoruz.
~~ 231 ~~
İktisadın mihengi, nirengi noktası altındır.
~~ 232 ~~
Güneş gözbebeğime girdiği halde ben ona ellerimle dokunamıyorum...
~~ 233 ~~
Fizik olanlar metafiziğin zarfı, esma nurlarının gölgeleridir.
~~ 234 ~~
İslâm’ın manevî şahsiyeti, nuranî vücudunda bir tırnak, bir zerre olabilsem.
~~ 235 ~~
Aynalar istedikleri kadar karanlıklara kaçsınlar... Güneş yine onlarda cilveleriyle görünmekte devam edecektir. Küfür Hak’tan gizlenmekle nurun izhar ve intişarına perde çekemez.
~~ 236 ~~
Makrosuyla mikrosuyla her şey, özellikle hayatdar olan her cisim bir kalemdir. Kudret ona kendi kaderî kitabını yazdırır.
~~ 237 ~~
Tasannû ne giyse ona yakışmıyor hatta çirkinleştiriyor. Samimiyet ise bütün libaslar içinde güzel... Hem çok güzeldir...
~~ 238 ~~
Bir kısım ağaçlar çiçeklerini ve meyvelerini (özellikle olgunlaşmamışsa) kolayca bırakmazlar... Dallarının kırılmasına katlanır da yine de onları vermek istemez. Bu fıtrî gerçek, anaların babaların şefkatlerine ne güzel bir örnektir.
~~ 239 ~~
Dün zaferin ve saadetin evcine erenlerin, kemalâtın arşına ulaşanların bayrakları ümit (reca) idi... Yarın yeni nesiller de yine ümitten bayraklarını dalgalandırarak onlara kavuşacaklar... Fıtrat, nebatî, hayvanî ve insanî bütün nüvelere kâmil şeceratı ile meyvelerini Ümit olarak dercetti ve onlara terakki meyli verdi....
~~ 240 ~~
Muazzam ve muhteşem kâinat kitabında kalem-i kudret fâsılasız işliyor, yazıyor, nakışlıyor... Böyle olmasaydı âhenk ve güzellik monoton bir sıkıcılığa dönecekti...
~~ 241 ~~
Herkes kitaptan uzaklaştığı zaman sen ondan ayrılma... Bilakis daha çok yaklaş.
~~ 242 ~~
Ey insan; âlem ne halde olursa olsun sen Rabb’ine müteveccih ol. O’nunla nefsini razı et. O’nun rıza ve rıdvanına terakki ederek cemal ve likâsına nâil ol...
~~ 243 ~~
Beşeriyet âleminde ulûhiyet ve nübüvvet kabul edildikçe Muhammed’in (s.a.v.) de ret ve inkârı mümkün olamaz.
~~ 244 ~~
Yiyeceğin NUR olsun Göreceğin yâr olsun Dilerim meyus olma Her işinde kâr olsun
~~ 245 ~~
Cemal-i rahmetin vücuh-u kesiresi vardır, her yüzünden ayrı ayrı tebessüm eder...
~~ 246 ~~
Işıktan mahrum bir aynanın bütün meziyeti ve parlaklığı hiçe iner, artık ne görünebilir ne de gösterebilir.
~~ 247 ~~
Ne gariptir ki, ağacı meydana getiren tohum, kökün başı üstünde dururken gövdenin ayakları altında ezilir.
~~ 248 ~~
Çalışarak kazanabileceğimiz her ne ki varsa, çalarak elde etmeyi daha kolay zannediyoruz.
~~ 249 ~~
Rahmetten sana teveccüh eden nimetlere şükür etmek için nazar et ki, onları saymaktan ve takdir etmekten ne kadar aciz olduğunu anlayasın... Onlara şükürsüz, şikâyetçi insanların nazarıyla baktığın zaman bütün bütün kaybedersin, elden kaçırırsın.
~~ 250 ~~