Zerrât-ı cihanın tesbihatı,
sesin en yüksek perdelerinde gezdiğinden
kulaklarımızla tutabilmekte müşkilât çekeriz.
~~ 101 ~~
Ey! eşek ahırında bülbül sedası arayan adam, boşuna yorulma!...
O sesi gül bahçeleri civarındaki nâzenin ağaçların üstünden duyabilirsin…
Bir nağme işitmiş yerini ve zamanını unutmuşsun…
~~ 102 ~~
Ârif, âlem-i kesretin esiri değil, vahdaniyyet sırrının mazharıdır.
~~ 103 ~~
Düşünceler, gönlün safiyetine koşarlar
ve hamlıklarını o safiyetin ateşi içinde eriterek kemal bulurlar.
~~ 104 ~~
Hayâlî olarak bazan ben Sen olmaya çalışıyorum…
Yine de Sen sen kalıyorsun ben de Ben kalıyorum.
~~ 105 ~~
Aslanla şaka yapan kimse, kendi etinden ziyafet çeker.
~~ 106 ~~
Yarasanın aydınlıktan kaçıp korunduğu kadar
biz insanlar karanlıktan korunamıyoruz.
~~ 107 ~~
Bir insanı, lâyık olmadığı bir makamın sahibiymiş gibi medih o şahsa hakarettir.
~~ 108 ~~
Bugünün hakkını vererek içinde bulunduğumuz zamanı kıymetlendirmek
istikbalimizin emniyetidir.
~~ 109 ~~
Renksizliğin rengi, sessizliğin nağmeleri gönlümüzün nakış ve sürurudur.
~~ 110 ~~
Ruh emirdir,
Akıl rehber.
İlim ışıktır,
Amel refik.
~~ 111 ~~
Kul, kulluğunda gayretli olunca,
kulluk edilen kulundan daha gayretli olduğunu gösterir.
~~ 112 ~~
Abes olan hiçbir hareket yoktur.
~~ 113 ~~
Dünya denilen bu oyun sahnesinde bulunan her rol sahibi,
aldığını vermek, emredileni yapmakla mükelleftir.
~~ 114 ~~
Gören gözüyle, işiten kulağı olanlara
her şey görülmeye, her ses işitilmeye değer.
~~ 115 ~~
Medeniyet ve fenlerin terakkisi,
ölümü tekzib etmeye, yolunu kesmeğe gücü yetmez.
~~ 116 ~~
Rüzgara tutulmuşuz, taşmıyız, leşmiyiz,
tüylerimiz bile kıpırdamıyor.
~~ 117 ~~
Hiç terlemeden kîsesine doldurduğu paralarla bile
babasına anasına ikram edemiyen,
harcamıyan zavallılar (insanlar) gördüm.
(28.05.2004)
~~ 118 ~~
Güneşe karşı ayna tutanlar,
aynaları büyüklüğünde ışık aksettirirler.
~~ 119 ~~
Esrar-ı hayat ergeç gözlerimizin önünde serilecek
ve hakikatın yüzü gülecektir.
~~ 120 ~~
İdaresi bozuk memleketler
ışıksız odalar gibi sıkıntı verir, bunaltır.
~~ 121 ~~
Öncülerin öncüsü müstesna, hiçbir fert
"Ömrüm boyunca idrakimin idraksizliğini idrak edemedim"
diyen Sıddık'ın makamını geçememiştir.
~~ 122 ~~
İnsan için netice-i rahmet olan
cemalullaha likâ mazhariyeti
ancak teslimiyetle kazanılır.
~~ 123 ~~
Adem ol, âdemi bil,
âdem gerektir ademe.
Adem, âdem olamazsa
neyler adem âdemi.
~~ 124 ~~
Zulmün kırbacı,
kimin sırtında konuşursa konuşsun
ona cevabı sen ver!...
~~ 125 ~~
Her ân-ı vahidde nurlu akıl sahiblerine
mûcize-i kudretle ilân oluyor ve gösteriliyor ki, bâtıl yıkılmaya mahkûmdur.
Çünkü, bataklığın ortasında yapılacak bir bina asla temel tutmaz.
Hakikat ise ebediyyen payidar olacaktır, şüphe edilmez!...
~~ 126 ~~
Beş suların üçünü: Sözü birleyip birliği söyleyerek,
namazda daim ve kaim olarak, orucu sevimli bularak
kendi gölcüğüne akıtabilirsen gemilerini yüzdürebilirsin.
Zekâtı sakat etmeyip, hac ile taçlandıktan sonra
bu gemilerinle sahilsiz rahmet denizinde yelken açabilirsin.
~~ 127 ~~
Gerçi aciz bir insanım…
Rabbimin namütenahi nimetlerine şükür edemiyorsam küfür de etmemeliyim.
Gülü koklayıp da dikenleri kırmam doğru değildir.
Güzeli severken güzel göremediğime sövmeye hakkım yoktur...
Tatlı yerken acılardan şikâyetlenemem…
Çünkü, dikenden incinmeyenler, güzel bulmadığımı beğenenler,
acılardan tad çıkaranlar bulunabilir: Ve vardır.
~~ 128 ~~
Devirler döndükçe asil atlara kamçı vuran ellere,
yerdeki yüze basan ayaklara rastlıyoruz.
~~ 129 ~~
Körün gözü görür de, sağırın kulağı duymaz.
~~ 130 ~~
Adımları kısa olanların yolları uzun çeker.
~~ 131 ~~
Hırsla topladıkları malumatları hafızalarını bilgi çöplüğü,
demode fikirler hurdalığına dönüştürmüş kimseler gördüm…
~~ 132 ~~
Suyu ateş görmeyenlerin alevi göklere çıkıyor.
~~ 133 ~~
Kainatta çok şey vardır ki virgüllerle ayrılmış, noktalarla noktalanmıştır.
~~ 134 ~~
İptilâ-i aşk hastalığına tutuldum,
kurtulmak için kimsesizler kimsesi olan tabibe baş vurduğum zaman
"deva kâr eylemez" teşhisini koyarak manevî bir reçeteyle çaresizlik ilacını verdi.
~~ 135 ~~
Arzın merkezinden arş-ı azama kadar olan sahada seyretmekle beraber
aczimizi anlamaya ibadet denir.
~~ 136 ~~
Güneş,
bütün haşmetiyle güzellikler üzerinden parladığı zaman,
gül de gübre de evsafını gizleyemez.
Birincisi iç açıcı rayihasını saçarken diğeri,
sanki yanıma yaklaşmayın der...
~~ 137 ~~
Düşüncenin kemâli gönlün sâfiyetinin delillerindendir.
~~ 138 ~~
Hisler emrini nefisten hareketler akıldan,
inançlar kalpten alırlar.
Hislere uyuş cehalet,
hareketlerde telaş felâket,
imanda sabır kemalâttır.
~~ 139 ~~
Zaman,
kudret eliyle içinde kaynatıldığımız çile kazanıdır.
~~ 140 ~~
Vur denilince vuranların bir çoğu,
dur denilince duramazlar.
~~ 141 ~~
Suyun buharı, kışın baharı, güllerin hârı vardır.
~~ 142 ~~
Ey çile kalburunda elenerek,
zaman değirmeninde öğütülen insanoğlu!
Kâinat sofrasının en güzel süsü sen olabilirsin,
yeter ki iyice kayna, köpürüp taşmamaya dikkat et!...
~~ 143 ~~
Akıl ağacının en güzel meyvesi düşüncedir diyebilir
ve o meyveden doya doya yiyebilirsen aferinler sana!...
Yazıklar olsun, düşüncesiz insan olana!...
~~ 144 ~~
Her hareket bir doğuştur,
her doğuş bir oluş değildir…
Gönül isterdi ki her doğuş oluşlu olsun
ve tam bir olgunluğa yol bulunsun.
~~ 145 ~~
Mahsulât-ı akliye olan kitapları karıştırdığım zaman
onların sayfaları arasında
benzersiz olan mabudun zatına ait sırlardan bahseden
bir tek noktaya tesadüf edemedim.
Hayret kapısının eşiğinde baş koyarak
zaman ve mekân kıskacından kurtulmaktan başka
bu sırra erdirecek çare göremiyorum.
~~ 146 ~~
Kalk, kalk yürürsün…
Yürü, yürü varırsın…
Aman uyanık bulun!..
Başı taşa vurursun...
~~ 147 ~~
Marifet, boşluktan kurtularak
tefekkür ve amelde had yüksekliğe varmaktır.
~~ 148 ~~
Mihnetle yoğurulmayan
kuvvetle doğrulamaz.
~~ 149 ~~
Bir karınca yolda karşılaştığı bir deveye:
"Hey deve, yolum üzerinde durma, çekil,
yoksa ayaklarım altında ezilirsen
mes'uliyet kabul etmem" der.
Deve cevap verir:
"Ne yapalım bir eşeğin peşine takılıp gezdikten sonra
sana da yol vermem îcab eder, buyur geçiver"
~~ 150 ~~