Kur’an ve Sünnet’in mizanına sahip olanlar, her konuda istikametli fikir serdedebilirler. Bu fikirler, müşterisi için sair felsefî fikirlerden daha isabetli; sorunlarını, çıkmazlarını daha çözümleyicidir. Şu halde, her ne konuda olursa olsun, insanlığın sorunlarının çözümünün kaynağı Kur’an ve Sünnet ya da onların ışığında bir mizana sahip olan takipçilerinin tavsiyeleri ve reçeteleridir.
Günümüz aile kurumunun derinden sarsılması, yuvaların yıkılması, aile içindeki huzursuzluklar, gençliğin problemleri… Bütün bu problemlerin kaynağında, Kur’an ve Sünnet’ten uzaklaşılması olduğu gibi bu problemlerin çözülememesinin temelinde de yine reçetenin bu iki kevser kaynağında aranmaması vardır.
Öyle ya, İslam’da (hâşâ) kusur olamayacağına göre, kusur ancak ve ancak onu tam anlamayan ya da anlamaya çalışmayan bizlerdedir. Zira İslam, müntesiplerine sadece ahiret hayatındaki saadetin değil, dünya hayatındaki saadetin de anahtarlarını ve sırlarını sunar. Kur’anî reçeteleri uygulayanları, Efendimizin (a.s.m.) tavsiyelerine uyanları, bunlardan direkt istifade edemeyip bu iki kaynağı kendine rehber edinenlerin önerilerine kulak verenleri Cenab-ı Hak sadece ahirette değil, dünyada da mesut kılar ve hikmeti de öyle iktiza eder. Bu sebeple, bedbaht kişi Kur’an aynasında kendine bakmalı, kusurlarını görmeli ve bunları süratle gidermeye çalışmalıdır ki, kendisine saadetin yolu açılsın.
Bir hizmet ve dava adamı olan, hayatının neredeyse tamamını, bu asrı ve gelecek asırların idrakine göre yorumlanmış bir tefsir-i Kur’anî olan Risale-i Nur’un hizmetine adamış, gelecek Türkiye’sinin inşasında vazife alacak yüzlerce insan tezgahından geçmiş, menfi değil, müspet hizmetlerinden dolayı rejime karşı tehdit unsuru görülüp tam 40 sene, bilâfasıla her adımı istihbarat tarafından takip edilmiş, her yerde “hakk”ı söylemek adına kendisine pek çok kapının kapandığı, şöhret olmak ve pekçok imkâna rahatlıkla sahip olma imkânı varken sırf hizmetin ihlas düsturları izin vermiyor diye arkasını dönen, meyvesini yıllar sonra verecek Milli Nizam Partisi’nin kurulması için ilk fikri ortaya atan ve 85 yaşında 13 çocuğun ve 65 torunun sahibi, şair, yazar, ressam, kitapçı, Nur talebesi Ahmed İhsan Ağabey’imizin yazmış olduğu “Kuş Yuvası” kitabı da yukarıda bahsedildiği gibi Kur’an ve Sünnet ölçüleriyle aile kurumundaki çatlakları onarmaya yarayacak pek çok tavsiyeleri ve nükteleri içeren bir kitap. Bu kitabı okuyan herkes, ana-baba, abla-ağabey-kardeş, dede-torun kendisine hitap eden bir şeyler bulacaktır. Özellikle günümüzde anne babaların giderek daha çok önem verdikleri çocuk terbiyesine ait ince noktalar da eğitimcilerin-psikologların pedagogların dikkatini çekecektir.
Elbette psikoloji-pedagoji-sosyoloji bilim dallarının insanlığa verdikleri önemli kazanımlar vardır, bir Müslüman hiçbir zaman bu kazanımları görmezden gelemez. Ancak bu kazanımların çok azı insanın fıtratıyla tam tamına uyumlu ve yan etkisiz olabilir. Halbuki tamamen vahye, yani Kur’an’a, Sünnet’e, İcma ve Kıyas’a istinat eden dinimizin sunmuş olduğu hayat biçimi insan fıtratıyla tam uyumlu olmakla beraber hiçbir yan tesiri yoktur.
İnsanın bütün birikimlerini aynen yazıya aktarabilmesi oldukça zordu; bu sebeple Ahmed İhsan Ağabey uzun makaleler ve kitaplar yazmak yerine maksadını bir-iki cümlede açıklayan ama bir makalenin, belki bir kitabın muhtevasını içeren hikmetli, veciz sözler yazar. Bu kitabın önemli bir özelliği de, klasik tarzın dışında yine Ahmed İhsan Ağabey’in “Kuş Sütü” tarzında yazmış olduğu hikmetli sözlerden oluşması… Kuş Sütü serisini takip edenlere bu üslup yabancı gelmeyecektir. Bazı noktalara sadece parmak basılır, remz ve işaret edilir, geri kalan okuyucunun muhakemesine ve iradesine bırakılır, okuyucu bu bir-iki cümleyi kendi zihninde geliştirerek küçük bir çekirdekten koca bir ağaç çıkarabilir.
85 yaşında olmasına rağmen, hâlâ haftanın en az 4-5 günü kar kış demeden, Nur’un sadık bir şakirdi olarak, ders halkasındaki herkesten daha enerjik, daha dinamik ve daha iştiyaklı bir şekilde derslerine devam eden Ahmed İhsan Ağabey’e hizmet dolu daha nice seneler diliyoruz ve kendisinden faydalanacağımız daha pekçok kitabı yazabilmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyoruz.
Mehmet Soylu