Çocuk bünyece yıpranmamış bir güce rağmen iradesiyle henüz zayıftır. Yaşlı daha az kuvvetlidir, fakat ihtiyaren hâkimdir, güçlüdür.
~~ 1 ~~
Ailede yapılan iltifatlar, iltifat edileni zenginleştirir, iltifat edeni fakirleştirmez.
~~ 2 ~~
Asri analar çocuklarına karşı şefkat hissinde aşırılıklar ediyorlar. Bilmiyorlar ki bu ifratlarının ileride büyük üzüntülerle sıkıntılarını çekeceklerdir.
~~ 3 ~~
Küçük bir torunum Elif kız bana bahçeden aldığı bir papatya verdi. Onu her fırsatta hatırlıyorum. Belki her papatya gördüğümde hatırlayacağım. Çünkü o küçük papatya büyük, pek büyük hediye idi… Masum bir gönülden, fıtratın bir çiçeği olarak bana taşınmıştı.
~~ 4 ~~
“Analar çocuklarını babalarıyla, babalar da analarıyla korkutmaya çalışmasınlar. “Şimdi baban gelirse görürsün, seni ona teslim ederim, dersini verir, haddini bildirir, iyi bir dayak atar…” gibi sözlerle ana veya baba bir tehdit unsuru, bir şiddet aleti gösterilemez.
Çocuğun saf duygularında (gıyâbî veya vicâhî) korkulacak kimse gösterilene karşı kinlenme olur. Ona karşı ömür boyu soğuk ve mesafeli kalacak, belki düşman gibi görecektir. Bunun zararını hem ana-baba hem çocukları çekecektir."
~~ 5 ~~
Mânevî hayata hazırlanan bir çocuk, dünyası için de saadetli bir geleceğe namzet olmuştur.
~~ 6 ~~
Kadın temiz kaldıkça her mevsim koklanacak bir çiçektir. Onu (haşin davranarak) soldurmamak lazım.
~~ 7 ~~
İnsan her yaşta biraz çocuktur.
~~ 8 ~~
Sevenin mi hazzı büyük, sevilenin mi kim bilecek.
~~ 9 ~~
Sevgi ile şefkat ile büyüttüğümüz fidanları öfke ve nefretimizle kırmayalım.
~~ 10 ~~
Aşkta tahsis, şefkatte teşmil vardır.
~~ 11 ~~
Sevgi bütün gıdalardan daha çok besleyicidir.
~~ 12 ~~
Erkek erkekliğinden rüşvet verdikçe kadın kadınlığına döndürülemez.
~~ 13 ~~
Şımartılan çocuğu şımartanlar yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmışlardır. İleride bunun zararını hep birlikte çekeceklerdir.
~~ 14 ~~
Nikâhlı kadınlarımız biz erkekler için lâubâlîliklere, fuhşiyata karşı kalkan, zırh ve kalelerdir.
~~ 15 ~~
Hırsını besleyip büyüttüğün, kamçılayıp tahrik ettiğin çocuğa her şeyi yasaklayacaksan bu nasıl terbiye?
~~ 16 ~~
Ailede tahakkümsüz terbiyenin bereketli meyveleri olur.
~~ 17 ~~
Çocukluk, dünya hayatının giriş kapısına benzer. O kapıdan geçmeyen pencereden veya bacadan girmiş bir hırsızın yabancı ürkekliğine sahiptir. Hayat yuvasında yerleşemez, her an ondan kaçacak bir yol arar.
~~ 18 ~~
Çocukların, kendi aralarında oynadıkları oyunlara dikkat eden büyükler bilmedikleri düşünmedikleri çok şeyleri onlardan öğreneceklerdir.
~~ 19 ~~
Anasına babasına sövdüren evlat hayvandan daha aşağı bir mahlûktur.
~~ 20 ~~
Kadın kadın kaldıkça, erkek erkek kaldıkça, daha değerli, daha güzeldirler.
~~ 21 ~~
Aile hayatında imtizacın ana unsurlarını iyi bilmek lazım; zarûrî olmayan maddî sebepler araya girmemeli.
~~ 22 ~~
Aile yuvasını aileden olan herkes açılmış bir şefkatli ana kucağı olarak bulmalı ve orada hususi bir cennetin rahatlığını hissetmeli.
~~ 23 ~~
Anasını ağlatanın, anası ağlamıştır.
~~ 24 ~~
Kadın, Allah’ın (c.c.) kendisi hakkında tayin ettiği, takdir ettiği hükümlerle itaat ve kanaat ederse ailede her gün huzur saadet ziyadeleşir.
~~ 25 ~~
Güzel isim sahiplerinin daha güzel olduklarını gördüm. İsim koyanlar dikkat etsinler.
~~ 26 ~~
Ananın babanın samimiyetli imtizaçları çocuklarına sevimli bir geleceği, köklü bir kardeşliği hazırlar.
~~ 27 ~~
Fıtratın en açık mûcizelerinden olan mâsumiyeti kucağında bulan ana, katı huylu olmakla o mâsumiyeti tahrip eder, didik didik didikler.
~~ 28 ~~
Ey analar, babalar! İyi biliniz ki çocuklarınız onlarla istediğiniz gibi oynayabileceğiniz oyuncaklar değildir. Her biri müstakil bir âlemdir. Fıtrî meyilleriyle kendi zatî hüviyetlerine ulaşmak isterler.
~~ 29 ~~
Aile hayatında aklın tedbiri şefkat, merhamet ve müsamahanın tesirini zayıflatmamalı…
~~ 30 ~~
Kadınların her günü ayrı bir gündür. Onlar baskılarla bunaltılmadan günlerini yaşayabilmeliler.
~~ 31 ~~
Bir çocuğun babasına “babacığım” ve anasına “anacığım” diyebilmesi ne kadar yüksek derecede kalbi tatmin edici, huzuru sağlayıcı bir haldir.
~~ 32 ~~
Gerçek insaniyet adına yetiştirilmemiş çocuklar için en çok anaların analarını ağlıyor gördüm.
~~ 33 ~~
Babam, anam kadar şefkatini hissettirseydi, anam da şefkatinin dozunu iyi ayarlasaydı daha mükemmel yetişmiş olabilirdim.
~~ 34 ~~
Çocukların ana ve babalarına itaatleri, sevgi ile yakınlıkları hem rızıklarında berekete hem huzurlu ve mesut bir hayata, hem istikametli yaşayıp imanlı göçmeye, belki mağfirete vesile olabilir.
~~ 35 ~~
Hayatında ailesi olanın ailesinde “hayat” vardır.
~~ 36 ~~
Çocuk bin yıl yaşasa da anasının şefkat kucağında oturmak ister.
~~ 37 ~~
Kökünden koparılmış aile hayatının geleceği de tükenmiştir. O aile ağacının dallarından ne çiçek koklanır ne meyve alınır.
~~ 38 ~~
Çocuk! Çocukluk etme hem de büyüklenme!
~~ 39 ~~
Aile içindeki fitne, kavga vücudumuzun her uzvunun diğerleri zararına çalışması gibidir.
~~ 40 ~~
Allah için ana-babaya hürmet eden kendisine güzel bir gelecek hazırlamış olur.
~~ 41 ~~
Ana-babaya nankör olan Allah nazarında en alçak nankörlerden sayılır.
~~ 42 ~~
Çocuk iken büyüklenirdim, şimdi yaşlandım çocukluklar etmek istiyorum.
~~ 43 ~~
Fıtratla uyumsuz olan terbiye ve dersler gençleri günahlı uçurumlara iter; anarşist ruhlu kimseler çoğalır.
~~ 44 ~~
Devlet, milletinin çocuklarını rejim için değil kendi kimliğinde fıtratını bozmadan yetiştirmeye, eğitmeye borçludur.
~~ 45 ~~
Analar çocuklarını kendileri için doğurmasın. Millet-i İslamiye için, din için doğursun.
~~ 46 ~~
Analar çocuklarına şefkat ederlerse (ederler) Allah ve Resulünü sevdirsin. İslam için Kur’an için terbiye etsin.
~~ 47 ~~
Yıllar yılı çocukluktan çıkmaya çalıştım. Bugün 70 yaşlarında çocuksuluklarımla kendimi çocuk zannediyorum.
~~ 48 ~~
Kızlarınızın çeyizlerini kalp sandığına yerleştiriniz.
~~ 49 ~~
Analar (bilerek-bilmeyerek) yalnız dünya hayatını hedef alarak yetiştirmeye çalıştıkları çocuklarının (yüzde doksanının) dünyaya da yaramadıklarını esefler içinde göreceklerdir.
~~ 50 ~~
Aile hayatının çürümesi topyekûn insanlık hayatının çöküntüsüdür.
~~ 51 ~~
Bir müderris evinde (yuvası içinde) kendini ders kürsüsünde zannetmesin.
~~ 52 ~~
Sevginin ve nefretin dozuna dikkat etmeliyiz. Aile hayatı dengeler üzerinde oturur.
~~ 53 ~~
Çocuk ana kucağında büyüse de babasının kucağına da atılabilmeli… Ebeveyn ile evlatlar arasında gümrük duvarı (varsa) kaldırılmalı…
~~ 54 ~~
Aile sofrasında yenilip içilenlerin lezzeti başka sofralarda, belki saray sofralarında bulunmaz. Benim rahmetli “Ben başka sofralarda doymuyorum, aç kalıyorum” derdi.
~~ 55 ~~
Mini mini (ucuz ve basit) hediyelerle de olsa aile fertleri her fırsatta (aşırıya, külfete kaçmadan) hediyeleşmeyi bilsinler. O hediyenin değeri (içindeki) samimiyet ve sevgiden olsun.
~~ 56 ~~
Çocuklar, ana-babalarını tanıyıp saygı duymaya başlayınca artık çocuk değillerdir.
~~ 57 ~~
Kadınların yuvaları dışında çalışmaya, maişet kazanmaya yönlendirilmeleri aileyi de, büyük bir aile olan milleti de zayıf düşürür, çürütür.
~~ 58 ~~
Çocuklarını şımartan ana, babalarıyla onları karşı karşıya getirir.
~~ 59 ~~
Batı dünyası kadını tamamıyla zevk aleti yaparak istismar ettiği halde onları sünnet ettirmeyi bilmiyor.
~~ 60 ~~
Akıllı çocuklar ana-babaya o derece tazim edecekler ki dışarıdan görenler onlara ibadet edildiğini zannedecekler.
~~ 61 ~~
Her doğan çocuk aile hayatına bir şenlik getirse de (kesinlikle) bütün aile fertleri için büyük bir imtihandır.
~~ 62 ~~
Ailede toptan ebedî ve manevî hayat hedeflenirse her iki hayat için saadet temin edilmiş olur.
~~ 63 ~~
Anası ağlayan evladın babası gülmemeli. Babası ağlayanın da anası gülmemeli.
~~ 64 ~~
Aile hayatında kadın külfetleri azalttıkça huzurun çoğalmasına yardım etmiş olur.
~~ 65 ~~
İnsan nevinde en az nisyan arız olan çocuklardır.
~~ 66 ~~
Çocuklarımız aynı ağacın çiçekleri oldukları halde farklı renk ve kokuları olabilir.
~~ 67 ~~
Erkekler kadınların fıtri olarak ne kadar narin, zarif, nahif yaratılışta olduklarını hiç unutmadan birer kelebek gibi düşünerek, kesinlikle mizaçlarına uygun davranacaklar; kaba, sert, haşin, katı söz ve hareketlerden şiddetle sakınacaklardır.
~~ 68 ~~
Çocuklar bilsinler ki analar keyifli, eğlenceli heveslere taşıyıcı binekler olmadığı gibi, babalar da yolunacak kazlar değildir. Onlar, belki yürüyen, konuşan, tebessüm eden, kucaklayan, mütecessim, hayatî ve ruhanî rahmetlerdir.
~~ 69 ~~
Aile hayatı hayatın güzelliğine hayat katarken; inat, haset, hûsûmetlerle tahribe uğrar, cehennemî bir azaba döner; o ailenin fertleri de birbirine karşı zebânileşir.
~~ 70 ~~
Ahirzaman fitnesinin en şiddetlisi içtimaî hayatta, aile içinde görülür. Muhabbetler zail olur, husumet derinleşip kökleşir. Salihleri hüzünlü bir hayat kuşatır. Fasıklar ne halt ettiklerini bilmez, cinnet yaygınlaşır. Kadınların tahakkümü artar, psikolojik olarak devamlı hasta olurlar. Küçükler her vesileyle büyüklerine emrederler. Ümeranın zulmü arttıkça artar, cahiller müftü, âlimler vehham olurlar.
~~ 71 ~~
Evliliklerde, kadın erkeğini erkek de eşini ailesinden koparmaya çalışmasın. Aksi halde maddî ve manevî hesap edemedikleri çok zararlar, musibetlerle karşılaşırlar.
~~ 72 ~~
Kadın fıtratın çiçeğidir; baskılarla, horlanmalarla soldurulmazsa hem güzeldir hem koklanabilir.
~~ 73 ~~
Şefkat gösterebilen babanın da ayakları altında cennet vardır.
~~ 74 ~~
Ailede ana şefkatinde ifrat eder, baba adalette itidalsiz (dengesiz) olursa çocuk ne yapsın?
~~ 75 ~~
Çocuğun aile içinde her zaman disiplinli bir hocanın talebesi gibi zor duruma düşürülmesi, bilgileri çok çok aktararak, kendi bildiklerimizin harmancısı yapmak onu huysuzluklara, isyana sürükler. Ruhundan “Hiç mi çocuk olmaya hakkım yok?” diye feveran eder. Psikolojik dengesinde çarpıklıklar olur.
~~ 76 ~~
Gençlik, ocaktan indirilmiş (pişirilen) bir yemek gibidir. Buharı üstündedir. Sık sık taşan, taşmasıyla altında yanan ateşi haber verir. Onun serinliği o ateşten indirilmesiyledir. Onların terbiyesine himmet edenler hem pişirecekler, hem köpüklerini alacaklar, hem taşıp dökülmesini önleyecekler. Bunu yapabilmek büyük bir maharet ve kökleşmiş bir sanattır.
~~ 77 ~~
Aile hayatı sıcaklık, müsamaha, bağışlama, fedakârlık, hüsn-ü zan, hoşgörü, iltifatlar, katı olmamak, dedikodudan uzaklaşmak, sabır gibi güzel huylarla güçlenir.
~~ 78 ~~
Ailede büyüklenmeler (kibir) olmasa da büyükler, hürmetler, sevgiler bulunmalı..
~~ 79 ~~
Büyükler, içinde bulundukları zaman, yer ve toplumlara çocuklar gibi rahat uyum sağlayamıyorlar. Belki onlar ruhlarının yaratılıştan aldıkları derslerini unutmamışlar, bunda daha başarılı oluyorlar.
~~ 80 ~~
Yeni genç evliler yuva kurmak gibi ulvî bir ibadet yerinde ev kurmayı tercih etmek yanlışlığı içindeler. Evliliğin huzuru kurulan evlere toplanan eşyalarla sağlanacak değildir. Bilakis o etrafımızı dolduran şeyler maddî-manevî hareketimizi zorlaştırır. Bazen de münakaşa, kavga sebebi olur.
~~ 81 ~~
En yüksek, en değerli, en gerçek terbiyeciler analar, babalardır. En üstün performans onlarındır. Hiçbir eğitim rejimi ve kurumu bunları sollayamaz. Bir kısım asrî kafaların ürettiği rejimler bu fıtrî fonksiyonu, belki ilahî tavzifi onlardan zulümle çekip koparmaya çalışıyor. Cemiyetin çözülmesinden (cezalandırılmayı hak etmiş) mesuller, suçlular bu kafadaki ahmaklardır. Tahribatları büyüktür. Tarih ve gelecek insanlık onları lanetleyecek.
~~ 82 ~~
Hanım kardeşler, kocalarına kendi ailelerinden kusurları, ayıpları, zayıflıkları, kötülükleri, günahlarını (dedi-kodu şeklinde) söylemesinler. Yakın zamanda bu hareketlerinden büyük zarar görürler. Belki aile içinde (kocasıyla) çıkacak bir problemde güçsüz ve himayesiz kalırlar. Ayrıca dedikodular, gıybet ve iftiralar, sû-i zanlarla doldurulur. İçinde çok çeşitli günahlar vardır.
~~ 83 ~~
Çocuklarımızın nasıl bir adam olacağını Allah (c.c.) bilir. Biz onların fıtrî mâsumiyetlerine zarar vermemeye çalışmalıyız. Bilgisizce, hissî şekillendirmeler yapabiliriz.
~~ 84 ~~
Analara, babalara, dedelere, ninelere, amcalara, dayılara, halalara, teyzelere, ağabeylere, ablalara küsülmez…
~~ 85 ~~
Çocuklarımız, nefretin tohumundan değil, muhabbet ve şefkatin tohumundan filizlensin, çiçek açsın.
~~ 86 ~~
Hayırlı ebeveyn çocuklarını Allah (c.c.) için terbiye eder. O’nun kulluğuna hazırlar. Onların seve seve itaat etmeleriyle ücretinin bir kısmını peşin alır.
~~ 87 ~~
Aile hayatı münakaşalı, münazaralı, münazaalı olamaz. O hayatı elbirliğiyle cennetleştirmeliyiz.
~~ 88 ~~
Babanla aranızda resmiyet varsa kendi çocuğunun senden kaçtığına şaşırmayacaksın.
~~ 89 ~~
Dün çocuklara, gençlere tefritle muâmele edilirdi. Bugün ise ifratla yaklaşılıp dejenere ediliyor. Ne ifrat ne de tefrit, en sağlıklısı “vasat”tır. Dengeli olan birlikteliktir.
~~ 90 ~~
Çocuğunun midesini düşünenler akıl, kalp ve ruhlarını aç mı bırakacaklar? Bütün hasselerimiz beslenmeye muhtaç.
~~ 91 ~~
Dinî örfümüzü bozmadıkça her abla ana, her ağabey bir babadır.
~~ 92 ~~
“Yanlış hesap Bağdat’tan döner.” Zorlanarak hazırlanan izdivaçlar da (anlaşarak) dönmeli.
~~ 93 ~~
Her evli, kayınpeder ve kayınvâlidelerine candan bir sevgi ile “anacığım, babacığım” diyebilmeli.
~~ 94 ~~
Çocuk değilim ama çocuksuluklarımla başbaşayım. Çünkü bana ailemde çocukluğumu hiç yaşatmadılar. Bugün anlıyorum ki çocukluk fıtrattır, yaşanması ihtiyaçtır. Şimdi yaşamadığım çocukluğumu yakalamaya çalıştığıma ayıplamayın.
~~ 95 ~~
Aile hayatında, yuvası içinde erkeğin hanımına ve çocuklarına karşı vakarın, ciddiyetin zırhına girmek hakkı yoktur. Yuva, şefkatin, muhabbetin ve sevincin dalgalandığı çok özel bir atmosferdir.
~~ 96 ~~
Bir insan yetişip evliya veya allâme olsa da yine anasının-babasının çocuğudur, hizmetkârıdır.
~~ 97 ~~
Çocuklarımız bizim kullarımız değildir. Hiçbir zaman da kulumuz olmayacaklar. Onları Rabbimizin emaneti olarak koruyup kucaklamalıyız.
~~ 98 ~~
Dünya nüfusunu takdir ve tayin (fıtrat kanunları suretinde) Allah’ın (c.c.) emir ve iradesindedir. İslamî bir devletin de buna hakkı yoktur. Ailelerde buna riayetsiz olanlar ve “planlama” adı altında yapılan işler, her türlü müdahale (bilhassa kürtaj) hem insaniyetin bir cinayetidir, hem fıtratla savaşmaktır, hem yapanlar (kim olursa olsun) dinî bir suç işlemiştir. Bu suçun yaygınlaşması işleyenlere muafiyet getirmez. Çocuk istemeyenler ya evlenmesinler veya yatağa girmesinler.
~~ 99 ~~
Ana veya baba çocukları tarafından (yalnız) gücendirilse (açıklayamadığım fıtrî bir sır ile) gücendirenler mühim musibetlere maruz kalabilir. Bunun için ebeveynin intizarı, beddua etmiş olması da gerekmez.
~~ 100 ~~
Çocuklara, sinn-i temyiz hakiki olmayan manevî bir mükellefiyet yükleyebilir. Bunun içindir ki onların terbiyeleri çok dikkat ve himmet ister.
~~ 101 ~~
Çocuklarımız aile hayatımızın, izdivaç ağacımızın sevimli goncaları, güzel çiçekleri, şirin meyveleridir. Onları şefkat duygularımızı, merhamet hislerimizi dengeli kullanarak çok dikkatli ve özenli terbiye etmeliyiz. Onlar asla cismanî bir şekilden ibaret, fani oyuncaklar değildir. Beslenip büyütülmeleri yalnız dünya için olamaz. Akıl, kalp ve ruh hayatları ihmal edilemez.
~~ 102 ~~
Ey insan bilesin ki analar-babalar, (nesebi) kardeşler, çocuklarımız, bütün akrabalar, yalnız Allah’ın takdir ve tercihiyledir. Evliliklerde kısmen bizim bir seçim ve tercihlerimiz vardır. Bunun içindir ki Allah’ın tercihlerine ne derece kıymet veriyoruz? Bu hassas konuya dikkatleri çekmek istiyorum.
~~ 103 ~~
Kadın sevdikçe sevildiğini de görmek, yaşamak ister.
~~ 104 ~~
En iyi mürebbiye çocukların sorularına yılmadan akıllıca cevap verebilendir.
~~ 105 ~~
Çocuğun büyüklüğü, büyüklerin de çocukluğu vardır.
~~ 106 ~~
Samimiyet elinden uzatılan bir çiçek, sevginin toprağından su aldığı bir gerçek…
~~ 107 ~~
Erkeğin sevgi ve merhameti kadını güçlü kılar.
~~ 108 ~~
Evlilikte, erkek yatakta, kadın mutfakta kalması yanlıştır. Uzun beklemeler sevgilerin hedeften şaşmasına sebep olur.
~~ 109 ~~
Çocuklar geliniz elele verelim, sonsuz lezzetlerin, güzelliklerin kemalini bulacağımız aile içindeki bayrama koşalım.
~~ 110 ~~
Çocuklar insanlık ağacında taze goncalardır. Tırnakla tırnaklayarak sevilmez.
~~ 111 ~~
Aileyi yükseltmek aileden olan herkesin zaruri vazifesidir.
~~ 112 ~~
Evin hanımı “Bir düdüklü tencere isterim” dedi durdu. Bir düdüklü mutfakta düdüklediği ilk gün evin meraklı tek çocuğu o sese koştu. Tencereyi merakla incelerken eli de boş durmuyordu. Birden düdüklünün kapağı açıldı. Çıkan kızgın buharla çocuğun eli ve yüzü yanmıştı. Düdüklü meraklısı anne çocuğuna üzülürken bir de kocasından dayak yedi.
~~ 113 ~~
Kadın güzelliğinden (maddî-manevî) her noktasını bir gören, takdir eden olsun ister ve bekler.
~~ 114 ~~
Analar-babalar çocukluklarında çevrelerinden, büyüklerinden neler bekliyorlardı, hatırlasınlar, çocuklarına o şekilde yaklaşsınlar.
~~ 115 ~~
Ey terbiyeci! Fıtratın hamurunu yoğuran el senin elin değildir. Fıtrata, fıtrî güzelliği tırnaklayacak parmaklarını karıştırma! Gerçek güzellik fıtratla gelen, fıtratla yaşayandır.
~~ 116 ~~
Deccaliyet aile bağlarını çözmüştür. Azgınlaşmış, sarhoş nefislerin isyanı önce ailede başlıyor. Bu büyük tahribata karşı zamanın Ashab-ı Kehf’i olmalıyız.
~~ 117 ~~
Bundan 60 sene önce muhterem ihtiyar büyük bir zatın, bir irfan abidesinin genç ve yüksek tahsilli oğlunun arkasında elinde bir sepet taşıdığını görmüştüm. “Eyvah! Eyvah!” dedim. “Aile terbiyemiz örfî güzelliğimiz çürümüş, cemiyetimiz yıkılıyor mu?” diye teessüflerle düşünmüştüm. Belki ağlamıştım…
~~ 118 ~~
Çocuklarımıza verebileceğimiz terbiyenin en faydalısı, en köklüsü, ömür boyu ve ölüm sonrasında da saadet vesilesi, onları daima istikamete yönlendirici dua eğitimidir. Bir çocuk her iş ve ihtiyacı için, kendisi ve yakınları için Allah’a el açmayı, ona yalvarmayı öğrenirse belki en büyük zenginliği ve gücü bulmuş olacaktır. Analar-babalar onlara iki yaşlarındayken el açtırıp dua etmeyi, yalnız Rahim Rabbimizden istemeyi öğretebilirler.
~~ 119 ~~
Ey şefkatli analar, merhametli babalar, çocuklarınızın sizleri sevmesini, saygılı olmasını ister misiniz? Onlara Allah’ı sevdiriniz, Muhammedî bir aşkı aşılayanız. İşte en kestirme terbiye yolu budur.
~~ 120 ~~
Serkeş, huysuz çocuklarda ana ve babalar kendi yanlışlıklarını, arızalı terbiye vermiş olduklarını görebilirler.
~~ 121 ~~
Masum yavrucuk anasının göğsünü tırmalıyordu. Belki yeterli süt alamıyordu. Henüz 10-15 günlüktü. Onda açık açık insan fıtratını gördüm.
~~ 122 ~~
Melek, Çilek, Çiçek diye isimler var... Ne garip Melek melek değil, Çilek çilek değil, Çiçek çiçek değil…
~~ 123 ~~
Annesi, “Sevgi, Sevgi!” diye çağırıyor ve o Sevgi’ye “Gel de seni iyice bir pataklayayım” diyordu. Bu nasıl sevgi idi pek anlayamadım...
~~ 124 ~~
Adam çocuğun oyuncağını kırdı. Bilmedi ki onun kalbini kırdı.
~~ 125 ~~
Düşen çocuğun elinden tutup kaldırmak da, “kendisi kalkmaya çalışsın” diye bırakmak da farklı terbiye metotlarıdır.
~~ 126 ~~
Hazreti Allah (c.c.) babaları çocukları için bir dayak ve tehdit aleti olarak yaratmadı.
~~ 127 ~~
Ey hanım efendiler, hanım kızlar! Allah’ın Resulü için nefsinden ve malından hiçbir şey esirgemeyen feragat timsali Hatice (r.anha) sizlere ne güzel rehberdir.
~~ 128 ~~
Şefkat en çok analara yakışır.
~~ 129 ~~
Baba olmak evladın hukukî varlığını iptal etmez. Babaya tahakküm hakkı vermez.
~~ 130 ~~
Analar şefkat ve muhabbet hislerinin dozuna dikkat etsinler. O zaman yavrularını her iki hayat için en iyi hazırlamış olurlar.
~~ 131 ~~
Anneler bilsinler ki, özene bezene göğüslerine, başlarına taktıkları çiçekler gibi büyütüp terbiye ettikleri çocuklarıyla daha çok dikkati çekecekler ve beğenileceklerdir. Pörsümüş, solgun, dikenli bir çiçeği kim başında taşımak ister?
~~ 132 ~~
Babaların analığı, anaların babalığından geri değildir.
~~ 133 ~~
Asrın insanı hevesleri ve arzularıyla çocuktan daha çocuk ve maalesef deliden daha delidir diyebilirim.
~~ 134 ~~
Genç evliler için ana, baba, dede, nine gibi yakınlarının aynı çatı altında birlikte yaşamaları yalnız örfî değildir. Herkes (aileden olanlar) için terbiye, merhamet, kaynaşma, hayır, rahmet, zenginlik, bereket vesilesidir.
~~ 135 ~~
Aileler küçüldükçe (nüfus çoğalsa da) milletler küçülüyor. Belki asaletli millet olma keyfiyet ve vasfını kaybediyorlar.
~~ 136 ~~
Aileden olanların her birini yuvasına, ailesine bağlayan sevgiden başka ne olabilir ki?
~~ 137 ~~
Aile hayatımızda birer mühim rükün olan ana, baba, kadın, erkek ve çocukların yerini, haklarını, vazifelerini din tayin eder, sünnet tanzim eder.
~~ 138 ~~
Her çocuk başlı başına bir âlem olduğu için genel kurallarla terbiye edilmez. Onun ruh aynasına aksedecek görüntülere dikkat etmeliyiz.
~~ 139 ~~
Kendisine riyâlı yaklaşmaları en çabuk çocuk fark eder de hoşlanmaz.
~~ 140 ~~
Naim cennet varislerinden kılınmayı ve babalarımızın mağfiretini Rabbimizden isteriz. Gelenek-görenek dediğimiz “örf-ü nas”, halk ona ne kadar değer verse de dinin Kitap ve Sünnet’iyle çatışırsa hemen önü alınmalı. Bu hususta söz sahipleri (yetkililer) mesuldür. Onlar bu vazifelerini fitneye kapı açmadan yapabilmeliler.
~~ 141 ~~
Analar hem kendileri hem insanlık için gül fidanları yetiştiren tarlalar olmalı… O gülleri zakkumlaştırmamalı…
~~ 142 ~~
Anaların şefkatleri çocukların yetişmeleri için en dengeli besleyicidir.
~~ 143 ~~
İnsanın hamlıklarını çiğ süte bağladılar. Halbuki çocuklar muhabbet ve vefada ne kadar masumdurlar. Mesela şu küçücük Enes büyük bir kimse olduğunda…
~~ 144 ~~
Şefkatin ifratı, istismarı ile büyüyen çocuk, büyüdükçe küçülür.
~~ 145 ~~
Çocuk sokakta oynar, anasının yüreği yanar…
~~ 146 ~~
Bir aile içinde çocuk veya çocuklar “anacı veya babacı” olamazlar. Böyle bir noktaya itilmemeleri lazım. Aksini siz de bir ana veya baba olarak düşünebilirsiniz.
~~ 147 ~~
Çocuklarını “çocuktur” diye şımartarak başlarında gezdirenlerin, sonraları onları ayakları altında ezmeye çalışan dengesizler olarak gördüm.
~~ 148 ~~
Kadınların ruh ve his dünyalarının ayrı bir boyutu var gibi…
~~ 149 ~~
Toprağın tohuma, rahmin çocuğa, dünyanın insana daralması rahmettendir.
~~ 150 ~~
Bir dostum vardı, üç-dört yaşlarındaki çocuğunu yanına alır camilere, derslere götürürdü. Bu çocuk babasının gayret ve himmetinin bereketiyle manen ve içtimaî hayatta çok yükseldi. Bu baba (bana göre) aynı hassasiyeti ikinci çocuğu için göstermedi. Bu çocuktan çok sıkıntılar çekti. Allah (c.c.) yardımcıları olsun.
~~ 151 ~~
Asrî fırtınaların yıkamadığı çözülmemiş ailelerde babalar kendi ailesi içinde bir muallim, bir terbiyeci, bir hoca, bir mürşittir, bir imamdır, bir çobandır. Aile için gelecek musibetli zararlara, yıldırımlara karşı bir paratonerdir. Her türlü düşmanlıklara, hücumlara bir kalkan, bir zırh, bir sağlam kaledir. Bu gerçeği hiç unutmamak lazım. Maddîmanevî onların himâyeleri (vefatlarında bile) gölgeleri aile üzerinde müessirdir. Anneler de yuvanın saadetinde aynı fonksiyonlara sahiptir. Bilhassa şefkatleri çok değerli, köklü, güvendirici ve yapıcıdır. Bunlar aile hayatının nurdan sütunları (direkleridir).
~~ 152 ~~
Her kadında annelik sıfatı ve şefkati vardır. Bu sıfatlar her zaman ihtirama layıktır.
~~ 153 ~~
Çocuğun ve kadının ruh dünyasına zorlayarak, rencide ederek, kapıları kırarak girilmez.
~~ 154 ~~
Çocuğa her zaman çocuk muamelesi yapılmaz. Belki çok kere onları ciddiye almak lazım.
~~ 155 ~~
Çocuksuz aileler meyvesiz ağaca benzerler.. Zaman içinde (geleceksiz) kaybolacaklar.
~~ 156 ~~
Çocuğa verilen değer onu değerli kılar. Bir sanat eseri de sabırla, ihtimamla, maharetle, yıllar harcanarak meydana gelir.
~~ 157 ~~
Mâsum çocuk doğar doğmaz hemen konuşabilseydi “Kulağıma giren ilk ses ezan sesi olmasını isterim” diyecekti.
~~ 158 ~~
İnsanlar anaları için babalarından, babaları için de analarından uzaklaşamaz, terk edemezler. Benim için babam olmasaydı anam da olmayacaktı. Anasız olsaydım Hazreti Âdem (a.s.) olmalıydım. Halbuki “İbn-i dem” oldum, dem oğluyum.
~~ 159 ~~
Aile hayatında bir erkeğin hanımını kendi kardeşinden kıskanmaması, fesat kapısının açılmasının belki ilk adımıdır.
~~ 160 ~~
Ailede ana-baba ağaç, çocuklar dallar olursa meyveleri ne tatlı, ne bereketlidir.
~~ 161 ~~
Ana ve baba arasında çekiştirilen çocuk didiklenmiş, manen parçalanmıştır. O çocuk, milleti için, kendisi için ana-babası için hizmet edemeyecek derecede çürütülmüştür.
~~ 162 ~~
Çocuk 2-3 yaşılarında en yakını olan ana-babadan ders alıyor. Babası anasına ağır, hakaretli kelimeler kullanıyorsa o masum da o sözleri (hiç çekinmeden) başkalarına kullanacak, belki kendi anasına sövecektir.
~~ 163 ~~
Babası göçmüş olanın anası “baba”, anası ölmüş olanın babası “ana” olmuştur.
~~ 164 ~~
Fıtrî yapılarında yıpranmalar oldukça kadın da erkek de birer fitne unsuru, birer fesat aleti olabilir. Kadın kadınlığını, erkek erkekliğini muhafaza edebildikçe daha izzetli ve daha çok hürmete lâyıktırlar.
~~ 165 ~~
Ben kendim yakınlarımda, 5-7 yaşlarındayken kundaktaki küçük kardeşlerinin mamasını yedirmek, çamaşırını değişmek, temizliğini yapmak gibi hizmetlerini yapan ablaları çok gördüm. Onlar kahramanca, seve seve annelerine yardımcı oluyorlardı.
~~ 166 ~~
Anneler-babalar, zamanın şartları ne kadar ağırlaşsa da sizler çocuklarınızı daha iyi yetiştirmek hususunda gevşemeyin, ihmal etmeyin. Bu gayretiniz neticesiz kalmayacak. Oyuncak bebelerle, beşiklerle oynayan kız çocukları bu mühim hizmetle daha çok başarılı olabiliyorlar.
~~ 167 ~~
Ailede herkes “ben”den, bencillikten sakınmalı… Ana, baba ve çocukların “ben”lerle tefriki yanlış olur. “Ben”lerin bir çatı altında bulunmasına “aile” diyemeyiz. İsteyerek, severek, koşarak bir aile olmalıyız.
~~ 168 ~~
Cehil, inat ve öfkenin zararı aile içinde daha ağır, daha sıkıntılı ve acıdır.
~~ 169 ~~
Kadınların kadınlıklarından, erkeklerin erkekliklerinden uzaklaşmaları onların yaratılıştan gelen güzelliklerini çarçabuk çirkinleştirir.
~~ 170 ~~
Ey kadın! Sana yakışan analık, çocuğunu İslam fıtratıyla terbiye edebilmendir.
~~ 171 ~~
Ailede “sen-ben-o” yoktur. Aile bir vücuttur, bir bütündür. Muhabbet, şefkat, hürmet o vücudu bütünleştirir.
~~ 172 ~~
Bir erkek hanımına “anam, bacım, kızım” diyemez, dinen yasaklanmıştır. Bir kadın da erkeğine “babacığım, oğlum, kardeşim, ağabeyim” diyemez. İslam terbiyesinde kadınlar kocalarına hürmetsiz, çıplak isimleriyle hitap edemez.
~~ 173 ~~
Huzuru olmayan yuva bir vîrâne, bir hapishaneden farksızdır. Bunun suçunu yalnız babaya yüklemek olmaz, yuvayı dişi kuş yapıyor mu? Herkes kendi mesuliyetini düşünsün.
~~ 174 ~~
İnsanın (istemeyerek) bir kabahat sebebiyle birbirisine hafifçe vurması halinde (çocuk veya genç) asla yüzüne vurulmaz. Yüze vurmak (tokat atmak) kesinlikle yasaktır. Maddî-manevî zararlıdır. O şekilde darp edilen, tokatlanarak cezalandırılan kimseler denge, akıl ve terbiye hususunda tehlikeli bir hal ile karşılaşabilirler. Huysuz, isyankâr, ahlaksız olmak gibi riskleri vardır. İnsanın yüzüne vurmak (tokatlamak) ancak insanın fıtratını hiç bilmeyen kara cahillerin veya aşırı zalimlerin işidir. Bazı zavallı analar çocuklarını en masum çağlarında öfke taşı yapmışlardır.
~~ 175 ~~
Çocuklarla oynamayı bilmek de büyüklükten sayılır.
~~ 176 ~~
Evleneceklerdi. Takılar alalım diye kuyumcuya gittiler. Sözlü bayan, esnaf ne gösterse “Tamam bunu da isterim” diyordu. Hesap yapıldı, çok yüklü idi. Adam “Benim bunlara gücüm yetmez, alamayacağım” demek zorunda kaldı. Sözlüsü kızgın ve öfkeli olarak “Ben seni durumu iyi bir adam zannetmiştim. Topu on yedi milyar tuttu. Benim bir arkadaşım için yirmi bir milyarlık takı almışlar.” Adam hiç ses çıkarmadı. “Bu iş olmaz. Sen harcamasını bilmiyorsun. Ben gidiyorum” diyerek hemen uzaklaştı.
~~ 177 ~~
Güçlü, bilgili analar-babalar çocuklarını başıboşluğa itmeden rahat hareket edebilen, kendilerine güven duyabilen, vazife şuuru aşılanmış kimseler olarak yetiştirirler. Onların yetişme ve terbiyesini yalnız kreşlere, yuvalara, öğretmenlere, televizyonlara, sokağa, çizgi filmlere terk etmek yanlış olur. Unutulmasın ki meyve ağaçları iyi bir bakım ister. Onların bakımları sadece sularını vermek, gübrelemekten ibaret değildir.
~~ 178 ~~
İlgisizlikten canı yanmış genç (çocuk) isyanını açık açık söyledi: “Ben besi hayvanı değilim. Yalnız yedirip giydiriyorsunuz. Sıcacık bir kucaktan, değil hafif bir tebessümden, şefkat ve merhametinizden uzak kaldım. Aklımın, ruhumun açlığı içinde kıvranıyorum. Batağa düşmüş çırpınıyorum. Siz beni hiç görmüyorsunuz? ‘Oku! Adam ol! Para kazan’ deyip duruyorsunuz. Ben bir makine, bir robot değilim. Siz insanlığı bilmiyorsunuz!”
~~ 179 ~~
Çocuklarda dinî hayatın gelişimi, güçlenmesi ana-babanın samimi, ihlaslı hallerinden güç ve nur alır.
~~ 180 ~~
Ey analar ve babalar! Çocuklarınızı sevecekseniz/seviyorsanız şımartmayınız.
~~ 181 ~~
Bana bir çocuk “Babam beni sevmiyor” demişti. Anasının terbiye metodunda yanlışlıklar olduğunu gördüm. Baba, çocuğunu niçin sevmesin ki?
~~ 182 ~~
Aile hayatı, izdivaç iki müstakil âlemin (dünyanın) birleşmesidir. Bunun devamı ya imtizaçla, ya muhabbetle, ya müsamaha ile veya musalaha ile mümkün olur.
~~ 183 ~~
Ana kucağı şefkat sebebiyle her zaman sıcaktır.
~~ 184 ~~
Aile hayatında bulunanlar, ne mahkemede, ne hapishanede, ne tarlada, ne şirkette, ne atölyede değillerdir. Yuvada tahakküm olmayacağı gibi amiriyet ve memuriyet hiyerarşisi de yoktur. Güçlü ailede vücuttaki uzuvların ahenkli uyumları vardır. Her aza diğerlerine yardımcıdır. Candan arkadaştır. Ne küser ne darılırlar.
~~ 185 ~~
Aile efradında gereken itaat arttıkça sevgiden bir hâle onları kuşatır. Cebrî zannedilen itaatin yerini tamamıyla sevgi ve hoşnutluk alır. Böyle olunca ailedeki her şahsı katı bir disiplin baskısı ezmeyecektir. Herkes rahatlayacaktır. Baskıcı arzuların marazı ile hasta olanlar da şifaya erecektir.
~~ 186 ~~
Şunu iyi bilmeliyiz ki, aile içinde her yaştaki çocukların yalnız himayeci sistemle büyütülmeleri onların hayata uyumlarını zorlaştırır. İleri yaşlarda bile hep birilerine dayanmak isterler. Kendi kendilerine ayakta duramazlar. Birçok hayatî sahada muvaffak olamazlar. Eğer erken yaşlarda irade güçleri, karar verme, uygulama mesuliyetleriyle vazife duygusuna meylettirilir ise onun için de, çevresi için de faydalı olur. Bilhassa birinci derecede mürebbiye olan analar buna çok dikkat etmek zorundadır. Çocuğa (çapına göre) bir kısım yükler, sorumluluklar yüklemek insafsızlık olmaz.
~~ 187 ~~
Çocuklar, “Ana ve babamızın tahakkümlerine, baskılarına katlanıyoruz, tahammül etmeye çalışıyoruz” derler. O şefkat numuneleri ise yavrularını mesut edebilmek için kendi hayatlarını zehir ederler.
~~ 188 ~~
Aile ağacından bir yaprak düşüyorsa bütün yapraklarına güz rüzgârı dokunur, hep birlikte titreşmeye başlarlar. O ağaç bir bütündür. Kırılan dallardan, kopan çiçeklerinden gözyaşları boşanır…
~~ 189 ~~
Bazı fırtınalar asrî fırtına gibi “aile ağacı”nı kökten sallar.
~~ 190 ~~
Aile ağacı faziletlerle beslenirse yükselir de yükselir. Semalara doğru uzanır.
~~ 191 ~~
Aile cemiyeti, dedeler, nineler, babalar, analar, kardeşlerdir. Unsurlarıyla her zaman bir bütündür.
~~ 192 ~~
Gençlik yıllarımda bir rüya görmüştüm. Şaha kalkmış bir at iki ön ayağıyla evimizin bir duvarını yıkmıştı. O atı melek olarak yorumladım. Üç gün sonra ağabeyim dünyadan göçtü, aramızdan ayrıldı…
~~ 193 ~~
Bir kısım çocukların akıl, zekâ, anlayış seviyeleri iyi gelişmiş olabilir. Bu çocuklara, ana, baba ve yakınlarının davranışları seviyelerine göre olmalıdır. Onlar belki çocuk muamelesi görmek istemezler.
~~ 194 ~~
Yetişme çağında olan bir çocuk “çocuk” diye çağrılmasından hoşlanmaz. Onu, onore edecek şekilde hitap etmek lazım gelir.
~~ 195 ~~
Çoğunlukla kadın erkeğini istediği noktaya getirebilir. Bu arzusunu (aile hayatı zararına) zorlayarak yapmaz.
~~ 196 ~~
Kadınlarımız yetiştirici (Kitap-Sünnet kaynaklı) kitapları erkeklerden daha çok okumalı. Çünkü nesillerin geleceği onlara emanet edilmiştir. Çocukların en etkili, en şefkatli, en yükseltici öğreticileri analardır.
~~ 197 ~~
Anaların davranış ve sözlerinden elde edilen bilgiler, terbiyeler ömür devam ettikçe, son nefese kadar unutulmaz.
~~ 198 ~~
İnsanlık analara çok şey borçludur.
~~ 199 ~~
Yükseliş trendini kaybetmek istemeyen milletlerin tarihinin her gününde “Ayşe”lere çok muhtaç olduğundan hiç şüphem yoktur.
~~ 200 ~~
Yıkılan yuvalarda, dağılan ocaklarda zulmedici, cebirli erkekler kadar mesuliyetini bilmeyen mevcut imkân ve nimetlere kanaatsiz kadınlar da suçludur.
~~ 201 ~~
Elbette kadınlık zarf ve zinetten ibaret değildir. Onları ucuz heveslerin aleti yapmaktan uzak durulmalı. Aksi halde kadınlar çürür, cemiyetler çöker.
~~ 202 ~~
Bir anne çocuklarını (dini ile) iyi yetiştirirse onlar Fatıma (r.anha) masumları gibi Resulullah’ın (s.a.v.) iki gözünün nuru olurlar.
~~ 203 ~~
Fıtrata uyumsuz dinî terbiye olmaz.
~~ 204 ~~
Çocuk terbiyesi fıtrîliği nispetinde güzeldir, köklüdür.
~~ 205 ~~
İnsanî sıfatlardan şefkat riyâyı hiç kaldırmaz, belki onunla asla bulaşmaz. Bu sebeptendir ki en değerlidir. Himâyeye çok muhtaç yavrular için annelerin bütün benliklerini kuşatan şefkatleri ne kadar imrenilecek sevimli bir güzelliktir.
~~ 206 ~~
“Aşk” şefkatle tartılmak istemiş, ondaki şümullü rahmet cilvesine karşılık kendisinde olan inhisarcılığı keşfedince geri çekilmiş.
~~ 207 ~~
Zürriyetin temizliği, neslin şerefi Allah’ın emrettiği, hoşnut olduğu nikâh içindedir.
~~ 208 ~~
Aşk gibi en hür, en derin, en samimi, en yüksek, en zengin, duyguların önüne geçen şefkat ile donatılan kadın hiç şüphe edilmez ki (bu yönüyle) erkekten daha çok üstünlüğe sahiptir. Bu taifenin iman şuuruyla güçlüleri başka fark yapacak meziyetlere muhtaç değillerdir. Şefkat, kemaliyle nübüvvet sahiplerinde bulunur. İnsanî fazilet ve kahramanlıkların mayesidir. Onlardaki bu azîm servet (şefkat) kıymeti bilinip, istismar edilmedikçe en fazla necata (kurtuluşa) medar olacaktır. Anaların şefkatlerinin şümullü olduğunda, bütün yavruları kucakladığında hiç şüphe yoktur.
~~ 209 ~~
Cenab-ı Allah’ın Rahîmiyyeti en nurlu, en berrak suretle “şefkat” içinde tecellî ve tezâhür eder.
~~ 210 ~~
Kahraman kadınlar, erkeklerine “Eğer imanım için, dinimiz için, milletimiz için, insanlık için, vatanımız için hizmet etmek istersen güle güle hizmet yap. Beni ihmal etmiş olmazsın. Sen namusuma bekçilik ettikçe bir dilim ekmeğe kanaat ederim. Lüks istemem. Seninle de iftihar ederim. Bütün hakkım peşinen sana helal olsun” diyebilmelidir.
Hz. Hatice-i Kübra Annemiz, Efendimiz aleyhisselama büyük davasında ayak bağı değil, seve seve malıyla ve canıyla destek olmuştur. Yüz ekşitmemiş, “Beni ihmal ediyorsun” dememiştir. Bütün pak ve mualla olan annelerimiz de o “Kübra” hanımefendinin izini takip ederek ona yetişmeye çalışmışlardır. Çok çok değerli fadıla, pâkize, mûnise, rahime, müşfika, hanımefendilerimizin görecekleri örnekler bunlardır. Fâtımalar, Ayşeler, Zeynepler, Hafsalar, Ümm-ü Gülsümler, mineler, Sümeyyeler, Şeymalardır (radiyallahu anhuma)…
~~ 211 ~~
Monikalar, Julyalar, Mariler, Jessicalar’ın batıl dünyasına, hayal dünyasına, cehennemî dünyasına dalanlar, onlara ayak uyduranlara yazıklar olsun. Binler nefrin… Seyyidina İsa aleyhisselamın sorusuyla soruyorum: “Nereye gidiyorsunuz?”
~~ 212 ~~
“Gua Vadis”
Yürekleri imanla dolu, kalpleri rahmetin arşı gibi, ruh ayineleri pırıl pırıl olan bu sevimli ve sevgili varlıklar annelerimiz, bacılarımız, kızlarımız, gelinlerimiz daha iyi düşünsünler, hissî olmasınlar. Allah (c.c.) ve Resulünün yolu mu? Şeytan ve avanesinin yolu mu? Tercihlerini görsünler, tartsınlar, ona göre hayat yaşasınlar.
Emin olsunlar ki erkeklerine müsamahakâr oldukça, muavin oldukça, teşvikçi oldukça çok az zahmete karşılık, bazen hiç de zahmet çekmeden azim ecirler, ebedî cennetten sonsuz saadetlerle, Hazret-i Allah’ın (her şeyden üstün ve kıymetli olan) rızasını, hoşnutluğunu elde edeceklerdir.
~~ 213 ~~
Erkekleri ila-yı kelimetullah için, dini tebliğ için, Kur’an hizmeti için, dalaletin önünün alınması için, hidayetin güçlenip yayılması için “ahlakın yükseklenmesi için”, düşmanlık ve nefretin yerine dostluk ve sevginin ikamesi için, insanlığın sulha, sükuna, huzura nailiyeti için, masumların, mazlumların, gariplerin gülmesi için himmet edip koşuşturdukça ilahî mükâfat ve kazanç olarak ne elde ederlerse katıngısız misliyle hisselerini alacaklardır ki ne büyük bir bahtiyarlık…
~~ 214 ~~
Rabbimiz Rasûl-ü Zîşan’a Kur’an’la “Onlara söyle…” hitap buyurarak ne istediğini idrak etmeliyiz. İlahî hitabın muhataplarına doğrudan doğruya veya bilvesile dahil oluşumuzu, mükellef oluşumuzu, vazifelendirilmiş olmamızı, erkeğimiz de kadınımız da anlamalıyız, kabullenmeliyiz.
~~ 215 ~~
Annemi seviyordum. Babama çok saygı duyuyordum. Dedemle arkadaşlık ederdim. Belki sırdaşı olurdum.
~~ 216 ~~
Aile hayatı içinde (kadın veya erkek) uyumlu, mûnis, yumuşak huylu, problemsiz ise o hayat içindekilere bir mihenktir. Sanki ayar ölçme aletidir. Öyleleri yakınları arasında, dostlarına aynı huyu aksettirirler. Çevreleri de onu öyle tanır. Artık örnek olan ailesinde her davranışıyla köklü, sevilen, güzel bir ahlak sahibi olur. Komşuları vs. tanıyanlar öyle tanır. Milleti, kavmi içinde de aynıdır. Belki insanlık âlemi tanısa onu çok yükseklerde görür. Gerçek faziletli, büyük insan sırasına girer.
~~ 217 ~~
Yeryüzü tarlasında kara, sarı, kırmızı, gri topraklarda ne güzel ağaçlar, çiçekler yetişiyor. İnsanlık aleminde renk renk kara, kızıl, sarı analar ne güzel, ne değerli çocuklar doğuruyorlar. Onlar ağaçlanıyor, çiçekleniyor, meyveleri cennetlere taşınıyor.
~~ 218 ~~
Rabbimizin nimetlerinden istifademizin tamamı tahsis olunmuştur. Şükürle bereketlenir, şükürsüzlükle (küfran) ve şikayetle noksanlaşır.
~~ 219 ~~
Evliliklerde (daha çok şimdiki evliliklerde) gençler problemli oluyorlar. Kimileri (varsa) problemleri büyütme mîzacına sahip oluyor. Kurulan yuvayı dağıtacak şekilde aşırılıklar (tarafların birinden veya her ikisinden) oluyor. Hoşnutsuzluklar önceleri hissi başlıyor, sonra dışa vuruluyor. Sözlü sataşmalar yapılıyor. Aşağılamalar, hakaretli tenkitler peş peşe geliyor, ipler geriliyor. Küfürlü, tükürüklü dışlamalar yuvanın yıkılmasına sebep oluyor. Zayıf olanların dayakla baskı altına alındıkları da bir gerçek. Bu gibi hallerde akıllarını beğenen gençler ne istişareye ne de hakeme gitmeye tenezzül etmiyorlar. Kendi birikim ve tecrübelerini kâfi görüyorlar.
~~ 220 ~~
Fıtrî ihtiyaçların zorlamasıyla yöneldikleri yuva kurma teşebbüsleri hayalî arzulara göre planlanıyor. Gerçek hayatın farklı yüzünü görünce gerektiği kadar temkinli, sabırlı olamıyorlar. Bütün evliliklerde bir araya gelen iki yabancı (farklı örf, âdet, geleneklerle terbiye görmüş, yetişmiş olmalarından) zamana çok ihtiyaçları var.
~~ 221 ~~
Yıllar sürecek ve en uzak geleceklere taşınacak beraberlikleri her iki cins de fizik yapıya, suri güzelliğe, yakışıklılığa bağlamamak lazım; çünkü kader seni beni dinlemez, hükmünü icra eder.
~~ 222 ~~
Güzelliği için seçilen birisi kısa zamanda kaza gibi, hastalık gibi bir musibet sebebiyle değişebilir, çirkinleşebilir. Fakat insan fıtratıyla güzeldir. Faziletli ahlakıyla, dini formasyonuyla, yüksek sabrıyla, her halinde sevilebilir. Suri bir çirkinliği varsa onun istemesiyle olmamıştır, belki her ikisi için mühim bir imtihandır. Değişeni, farklılaşanı suçlamak bir suç olur, zulüm olur. Cenab-ı Allah da (c.c.) zalimleri asla sevmez. Hem dünyada hem ukbada cezalandırır.
~~ 223 ~~
Acaba cismen deforme olmayacak kimdir?
~~ 224 ~~
Șefkatli analar babalar! Çocuklarınıza iyi baktğınızı, (bilgi ve örfünüze göre) fedakâr olduğunuzu, her ihtiyaçlanı için koștuğunuzu görüyorum. Aile içinde çok çok yakınlarınız olan yaşhılar da ikinci çocukluklarını yaşarlarken sizin ilgi ve șefkatlerinize ihtiyaçları var. Bunlara da zaman ayırınız, merhamet ediniz. Onlar sizi ne kadar severek büyüttüler? Geçmiște sizler onlardan zarar görmüş olsanız da bugün gözlerinize bakıp yardım ve sevginizi bekliyorlar. Belki halleriyle geçmiș için helâlleșmek istiyorlar. Onlara surat etmeyiniz, darılmayınız, küsmeyiniz, sevginizle kucaklayınız.
~~ 225 ~~